İngiltere’de 50 yaş üzerindeki kadınlar arasında yapılan bir araştırmada elma tipi vücut yapısına sahip 6500’den fazla kadının demansa yakalanma olasılığının %40 daha fazla olduğu belirtiliyor. Dr. Murat Berksoy özellikle kadınlar arasında daha yaygın olarak görülen
“Abdominal Obezite” konusunda uyarıyor:
“Yaşlanma sürecinde demansa yakalanma riskini elimine etmek için abdominal bölge ve bel bölgenizde biriken yağlardan dolayı elma tipi vücuda sahip kadınlar olarak yaşam tarzı seçimleriniz ve beslenmenize dikkat etmelisiniz”
İlerleyen yaş ile birlikte kadınlarda metabolik olarak kalori yakma yeteneği yavaşlıyor, kilo yönetimi de menopozla birlikte hormonal değişimler nedeniyle giderek zorlaşıyor. Bu dönemde işlenmiş gıdalardan uzak durmak, sebze ağırlıklı beslenmek, düzenli egzersiz yapmak gibi önleyici yaşam tarzı değişiklikleri ile kilo yönetimi konusunda başarı sağlayabilirsiniz. Üreme Sağlığı ve İmmunolojisi Uzmanı Dr. Murat Berksoy beslenme ve yaşam tarzı seçimlerinin yaşam sürecinde obezite ile olan ilişkisinin, ileri yaşlarda beyinle ilgili sorunlarda da etkili olduğunu belirtiyor.
Sadece kilo alıp vermek değil, vücut kitle indeksi (BMI) ve bel çevresi ölçüsünün düzenli olarak ölçülmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Murat Berksoy, metabolik hastalıklarla ilgili ancak bu şekilde farkındalık sağlayabileceğimizi ekliyor. Elma tipi vücut yapısına sahip kadınların özellikle menopoz öncesi ve menopoz döneminde kilo alma eğiliminde olduklarını belirten Dr. Berksoy, sağlıklı bir yaşlanma süreci için kilo yönetimine önem verilmesini öneriyor.
Obezite ve Demans İlişkisi
International Journal of Epidomology’de yayınlanan 6582 kadın üzerinde yapılan araştırmada BMI değeri 30’dan daha yüksek olan obezite sınırında bulunan kadınların demansa yakalanma olasılığının, BMI değeri 18-25 aralığında olan normal kiloda kabul edilen kadınlardan daha yüksek olduğu açıklanıyor. BMI ile birlikte bel çevresi ölçüsünün de önemini vurgulayan araştırmada hem kadın hem de erkeklerin riskli grupta olduğu belirtiliyor.
Yapılan araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Dr. Murat Berksoy, sorunun temelinde hücresel iletişimi sağlayan proteinlerin, yani sitokinlerin ve yağ hücrelerinden türeyen hormonların olduğunu vurguluyor. Bu şekilde vücutta bulunan fazla yağın, kan damarlarının beyne oksijen taşımasında sorunlar ortaya çıkartabiliyor. Maalesef demansa kadar ilerleyen bir durum yaşanıyor.
Demans hastalığı 21. yüzyılda en çok rastlanan sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yaşam kalitesini düşüren ve bakıma muhtaç hale getiren demans için farkındalık ve erken teşhis çok önemli. Toplumlarda yükselen obezite oranı, sağlıksız yaşam tarzı seçimleri ve çevresel faktörlerle bir araya geldiğinde tehlike çok daha erken yaşlarda ortaya çıkabiliyor. Risk faktörlerini erken yaşta belirleyerek, sağlıklı yaşam için adımlar attığımızda demans gibi birçok hastalığı da önleyebileceğimizi belirten Dr. Murat Berksoy, bütüncül sağlık ve koruyucu hekimlik ile bu sorunları toplumsal anlamda azaltabileceğimizi belirtiyor.