İMKANLARI VE STRATEJİLER
Ereğli kısa tarihine bir bakarsak asırlar boyunca önemli 2 dağ geçişine yakın olması dolayısıyla konumu önemli olup İpekyolu denilen ticari kervanların geçiş bölgesindedir.
Su kaynaklarının zenginliği, güvenlik bakımından korunaklı bir bölgede olması, verimli tarım arazilerine sahip olması vb. nedenlerden dolayı birçok devletin merkezi veya hâkimiyet alanına katmak istediği stratejik bölge olmuştur. Öncelikle Hititler tarafından kurulmuş Tuvana Krallığının merkezi olmuştur.
(M.Ö.1200-742) Bu krallıktan kalma İvriz Kabartması günümüze kadar kalan tarihi eserlerdendir. Tuvana Krallığının yıkılmasıyla birlikte bölge Asur Krallığının yönetimine girmiş ve ticari anlamda önemli bir merkez olmuştur. Asur ticaret kolonilerinin geçtiği ve mal değiş tokuşunun yapıldığı bir merkez konumuna gelmiştir.
Asurlulardan sonra bir süre Perslerin ve Büyük İskender İmparatorluğunun hâkimiyetinde kalmış, İskender’in ölümünden sonra da Selevkosların yönetimine geçmiştir. M.Ö. 64-M.S. 395 yılları arasında Roma hâkimiyetinde kalmıştır. Roma döneminde şehir merkezi İvriz tarafından bugünkü Ulu Cami bölgesine taşınmıştır. Burası imar edilerek pazarların kurulduğu bir merkez olmuştur. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla da Bizans hâkimiyetinde 1077 yılına kadar kalmıştır. Bizans hâkimiyetinde, Ereğli askeri bir üs olarak kullanılmıştır. Doğudan gelecek İslam orduları ve daha sonra Türklere karşı bekleme alanı veya dinlenme üssü olarak belirlenmiştir. 1077 yılında Türkiye Selçuklularının hâkimiyetine giren bölgede Ahi teşkilatlanmasına gidilerek ticaret ve hayvancılık konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1276 yılında Karamanoğulları Beyliği hâkimiyetine giren Ereğli, 1398 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır.
Konya ili ilçeler arası gelişmişlik sıralamasında Ereğli 2. sıradadır.
Konya ili tarımsal üretim değerinin üçte biri Ereğli bölgesinden elde edilmektedir.
Konya ili sanayi üretim değerinin %10 u Ereğli bölgesinden sağlanmaktadır.
Ereğli ilçesindeki toplam istihdamı ve üretimi %70 tarım hayvancılık sektöründe çalışanlar oluşturmaktadır. Toplam istihdamın %17 si de imalat sektöründedir. Türkiye’nin toplam tarımsal hâsılası içinde Ereğli’nin payı %2.4 düzeyindedir.
Ekonomisi ve sosyal yapısı büyük oranda tarım ve hayvancılık potansiyeline bağlı olan bu kentte iklim ve su kaynaklarının aşırı kullanımı sonucu iklimi etkileyen geniş sulak alan ve civarındaki göl kurumuştur.
Artan ısı ortalaması sebebiyle zirai ürün deseninin de çeşitlendirilmesi ve yenilenmesi önem hale geldi .
İlçede çok ortaklı oluşumlarla yatırım gayretleri ve girişimler dönem dönem olmuş birkaç istisna dışında başarılı olunamadı. İlçede kooperatifleşme tarım ve hayvancılık ve konut sektörlerinde başarılı olmakla birlikte diğer alanlarda sosyal faktörler etkisiyle yeterli gelişme gösterememiştir.
Diğer sektörlere yönelik Kooperatifleşmede ihtisaslaşma ve finans problemlerinin çözümü durumunda bugünkü durumun ilerisine geçilebilecek görünmektedir. Tanıtım eksikliğinin önemli bir eksik olarak görüldüğü günümüzde Yöresel ürünlerin tanıtımı, üretilmesi, geliştirilmesi konularında köy kooperatifleri geliştirilebilirse bu kooperatiflere önemli fonksiyon ve iş düşecektir.
Marmara, Ege, Akdeniz bölgelerinde yöresel ürünler daha çok köy kooperatifleri marifetiyle tüketici ile buluşmaktadır. Obruk peyniri dediğimiz tulum peyniri koyun yoğurdu pekmez, sucuk ve cevizli bandırma, kiraz reçeli,turşu imalatı, aromatik ve tıbbi bitkilerin üretimi ancak o yöre köylerinin organizasyonun içinde olmaları ile başarılabilir. Meyve ve sebze üretiminde organik ürün standartlarına göre anlaşmalı firmalarla üretim sistemlerine geçilme oranının artırılması ve kurutulmuş sebze talebinin artması sebebiyle kurutma tesislerinin bölgeye kazandırılması da bu yönüyle önemlidir.
Tarih ve coğrafya ,turizm olarak arka plana bakacak olursak Ereğli şehri Osmanlı döneminde kent birkaç asırlık periyot içerisinde nüfus ve ekonomi yönüyle ciddi bayındırlık ve gelişme ,ilerleme imkanına sahip olamadı. Sebebine gelince, uzunca bir süre Karamanoğlu beyliği hükümranlık alanında bulunan şehir, civar diğer şehirlerle aynı kaderi paylaşmış, Karamanoğlu Osmanlı çekişmesinden etkilenmiş, Karamanoğlu beyliğinin kendisini Selçuklu Devleti’nin devamı sayması neticesi uzun dönemler mücadeleler ve önemli tarihsel olayların bir kısmı da bölgede cereyan etmiştir.
Bölgeden Karadeniz’e Balkanlara Kıbrıs’a ve bir çok yerlere Karamanoğlu beyliğine bağlı aşiretlerin zorunlu iskan edilmeleri söz konusu olmuş, Bu da Anadolu bozkırın bu cenahında nüfus ve bayındırlık faaliyetlerini etkilemiştir. Daha sonraki dönemlerde ise bölgeye Dulkadiroğlu Bekdik, , Bozulus Türkmenlerinin yerleştirildiğini, Karacadağ bölgesine de Kayseri tarafından gelen Türkmen,Yörük aşiretlerinin iskan edildiğini biliyoruz.
Toroslarda ve Ayrancı Derbent bölgelerinde ise konar göçer Yörükan aşiretleri ve Atçeken Türkmenlerinin iskanını görmekteyiz. Osmanlı ordusu ağır nakliye ihtiyacına binaen bölgeden zaman zaman nakliye aracı olarak bölgede üretimi yapılan camızlardan temin yoluna gitmiş ordunun savaş levazımatı sayılan at ihtiyacının bir kısmını da Toroslardaki Atçeken Oymaklarından karşılamıştır.
Osmanlı imparatorluğu sonrası imparatorluk bakiyeleri olarak ifade edilen muhacirler ki balkan kökenliler kafkas kökenliler ve kırım tatarları iskana tabi tutulmuşlar ereğliye gönderilmişler mevcut eski iskan edilenlerle sonra gelenler zaman icinde kaynaşmışlar çeşitliliği ve zenginliği ile Ereğli mutfak kültürü ile hoşgörü ve uzlaşma zemini agırlıklı Ereğli kültürü oluşmuştur
Şehir civardaki çok sayıda ırmağın beslediği bataklık sazlık alanlarının fazlalığı ve genişliği Hasan Dağı, Bor civarındaki Melendiz Dağı, Karapınar Karacadağ’dan Hotamış Ovası dahil Karadağı da içine alacak çok geniş bir düzlükten ovadan söz ediyoruz,yakın yerlerde önemli bir iskanın oluşamamasında hastalıklar,askeri akınlar etkili olmuştur.
Bu alandan kaynaklanan sivrisinek ve sıtma probleminin bölge için çağlar boyunca en önemli sağlık problemlerden biri olduğunu görmekteyiz. Bölgede antik çağ yerleşkelerinin bu problemin çözümü için yığma tepeler üzerinde çok sayıda yerleşke yaptıklarını veya dağlık bölgeye yerleştiklerini buralarda yaşadıklarını bilmekteyiz. Bölgenin Akdeniz’e açılan 2 boğaza yakın olması her çağda
devamlı askeri akınlara maruz kalınmasına bu da yerleşimlerin küçük ölçekli kalmasına sebebiyet vermiştir.
Bu durum Ereğli’miz açısından bazı yönleriyle şans olan bazı yönlerden şanssızlıktır denebilir.
Kentte cumhuriyet döneminin önemli projesi olan Sümerbank Dokuma Fabrikası 1937 yılından itibaren kentin sanayi kenti olmasını temin etmiş ve bu özelliğini, ekonomiye katkısını 80’li yıllara kadar sürmüştür. 80’li yıllardan sonra bölge kırsalından artarak gelen iç göç ve bunun üzerine eklenen doğu ve güneydoğu bölgesel göçleri ile Ereğli’nin sulamaya açılan tarım alanlarının artması sonucu sanayi kentinden tarım ve hayvancılık kentine dönüşümüne ve kent merkezine önemli nüfus birikmesine sebep olmuş dolayısıyla da başta işsizlik olmak üzere konut üretimi nedeniyle kent merkezindeki tarım arazilerinin kaybı ve ağaçlık alanların ,bahçelerin kuruması ,Akgölün kuruması ,vb trafik,vb problemlerin hızla büyümesine sebebiyet vermiştir.
Bu dönüşümle birlikte kentli sınıf dediğimiz nüfus başta Ankara, İstanbul, İzmir olmak üzere Bursa, Antalya, Mersin, Adana gibi illere göçü hızlandırmıştır. Yapılan çalışmalar Ereğli dışında yaşayan 225 bin kişinin kendisi Ereğli doğumlu olmasa bile anne yada babasının Ereğli doğumlu olduğunu göstermektedir.
Bu sayıya yurt dışında yaşayan 19 bine yakın Ereğlili dahil değildir. Böylesine nüfus hareketliliğinin olduğu bir şehirde iktisadi ve sosyal sorunların çözümünün kolay olmadığını bilmek gerekir.
Bölgede turizm yatırımlarının geliştirilmesi ve çeşitlendirilebilmesi için uygun şartlar oluşturulursa Bölge coğrafi yakınlığı ile Kapadokya turizmi ve Antalya turizm bölgelerine eklemlenebilir .Şehir merkezinde uzun çarşıda olduğu gibi birkaç sokağın tarihi sokak şekliyle restorasyonu ve Erkoç otel örneğinde olduğu gibi bazı konakların restorasyonu acilen yapılmalıdır.
Kısa zaman öncesine kadar 250 yatak seviyesinde olan konaklama tesisi 650 yatak seviyesine ulaşmıştır. Entegre turizm projesi şekliyle tarih turizmi açısından İvriz bölgesi, Meke Tuzlası, Karapınar yer altı şehirleri ve antik dağ kaleleri, Karacadağ yanardağ ve lav tepeleri turizme kazandırılabilir
Gezi doğa turizmi kapsamında Hasan Dağı zirve güzergahı, Toroslar, Ereğli-Mersin güzergahı yürüyüş, traking parkuru ile İvriz baraj gölünde su kayağı etkinlikleri Karapınar kırsalında obruk oluşumları eko turizm kapsamında organik tarım ve hayvancılık köylerinin oluşturulması veya halihazırdaki birkaç köyün proje ile bu amaca hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırılması imkanı mevcuttur.
Sağlık turizmi acısından Akhüyük termal alanının değerlendirilmesi işinin ciddiye alınması ile Çiftehan, İsmil ,Akhüyük kaplıca alanlarını içine alacak şekliyle programların geliştirilebilmesi Ereğli turizmini geliştirebilecek ,umut vadeden yeni imkanlar olarak sıralanabilir.
Hatice Özyıldız
Hukuk Müşaviri