12 bin yıldır Mezopotamya dan batıya doğru akan bir nehir konumundaki medeniyet hareketinin önemli bir geçiş noktasında bulunan Ereğli kentinde tarih boyunca insan varlığının ve hareketliliğin yoğun olarak da bulunduğu, dönem dönem önemli bayındırlık faaliyetleri yanında yıkıcı askeri akınlar ve tahribatlarında yaşandığı ve ticari geçişlerin çokça yapıldığı bir hat, bir güzergâhtadır. Ereğli ismi ülkemizde en az 15 yerleşim birimi tarafından kullanılmaktadır. Karadeniz Ereğli Demir Çelik Fabrikasının Kurulu olması ve endüstriyel yönleriyle diğerlerine göre ismi daha bilinen olmakla birlikte . Konya-Ereğli köklü tarihi ile diğer yerleşim birimlerine göre 1945-1990 arası sanayisi ve kent ve yaşam standartlarında elde ettiği haklı söhreti ile bugünle kıyaslanmayacak durumdave ekonomisi oldukça ön planda idi. Bu gün ne yazık ki bu imkanıların pek çoğunu bu şehir kaybetmiş bulunmaktadır.
Şehrin isminin nereden geldiğine dair birçok rivayet vardır. Fakat bu rivayetler içerisinde en kayda değer olanları:
1. Bu bölgeye M. Ö. devirlerde HeracieiaKybistra ismi verilmiştir. Kybistra kelimesi Hitit kaynaklarında sıkça geçmektedir. Kelime olarak “akarsu, akıntı, su kaynağı” anlamına gelmektedir. Kybi kelimesi ise yazıt, kitabe anlamını taşır. Yani anlamı tanımlayacak okursak su kaynağı kenarındaki kitabe olarak açıklayabiliriz. Zaten Ereğli’nin tarihi ilk merkezi bugünkü İvriz’dir. Burası bu bölgede kurulan ilk yerleşim alanıdır. Antik coğrafyacı Strabon’da bu bölgeden bahsederken Kybistra ifadesini kullanmış ve Tyna şehri civarında dağ eteğinde kurulmuş bir yerleşim alanı demiştir.
2. Ereğli adının Mitolojik tanrılardan Herakles ile bağlantılı olduğu da söylenmektedir. Roma mitolojisinde Herkül olarak da anılır. Herakles ailesini öldürdükten sonra suçlarından arınmak için Miken kralının hizmetine girmiş ve onun her istediğini yapmakla mükellef kılınmıştır. Kralın Herakles’e yaptırdığı 12 iş mitolojide “Herakles’in 12 Görevi” olarak bilinmektedir. Herakles’in bu 12 görevi yerine getirmek için Anadolu başta olmak üzere birçok yeri dolaştığı ve kahramanlıklar gösterdiği ve bu kahramanlıkları gösterdiği yerlere de onun adının verildiği düşünülmektedir. Herakles’in geldiği ve kahramanlık gösterdiği yerlerden birisi de Ereğli bölgesidir. Fakat bu hikâyenin doğruluğu kesin değildir. Çünkü Antik Çağ inancına göre Herakles bu bölgeye gelmiş olmasa da halk onun kahramanlıklarından esinlenerek bölgeye onun adını vermiş olabileceği de düşünülebilir.
3. Ereğli isminin Bizans hükümdarı Herakleious’dan (610-641) geldiği de söylenmektedir. Bu hükümdar döneminde bölgede önemli merkezler açılmış ve imar faaliyetleri yürütülmüştür. Bu faaliyetlerden dolayı da şehir Herakleia ismi ile anılır olmuştur. Anadolu’da bu isimle anılan bölgeler Türkleştikten sonra Ereğli olarak ifade edilmeye başlanmıştır. Kelimenin değişim şekli de Herakle-İrakle-Eregle-Eregli-Eregliyye- Ereğli’dir.
4. Ereğli kelimesinin anlamı Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde de geçmektedir. Bu seyahatnamede Türkiye Selçuklu hükümdarı Alâeddin Keykubad’ın sefer dönüşünde bu bölgeden geçtiği ve Akhüyük köyü sınırları içerisindeki Peygamber Pınarı olarak adlandırılan şifalı suyun ve çamurun yaralı askerlerin iyileşmesinde faydalı olduğunu gördüğü ve bu çamuru Er- Kili (Er- Çamuru, Er-Suyu) olarak adlandırdığı rivayet edilmektedir. Bu adlandırmadan sonra da bölgeye Ereğli (Erkili) denmiştir.
Bütün bu açıklamalardan sonra Ereğli adının nereden geldiğine dair bir yorum yapılacak olursa ve Anadolu’daki birçok yerleşim yerinin de Ereğli olarak isimlendirildiği düşünülürse bu ismin Antik Çağdan kaldığı ve daha çok Herakleious’tan bozma bir isim olduğu kanaati ağır basmaktadır.
Ereğli tarih boyunca ticari kervanların geçiş bölgesinde olması, su kaynaklarının zenginliği, güvenlik bakımından korunaklı bir bölgede olması, verimli tarım arazilerine sahip olması vb. nedenlerden dolayı birçok devletin merkezi veya hâkimiyet alanına katmak istediği stratejik bölge olmuştur. Öncelikle Hititler tarafından kurulmuş Tuvana Krallığının merkezi olmuştur. (M.Ö.1200-742) Bu krallıktan kalma İvriz Kabartması günümüze kadar kalan tarihi eserlerdendir. Tuvana Krallığının yıkılmasıyla birlikte bölge Asur Krallığının yönetimine girmiş ve ticari anlamda önemli bir merkez olmuştur. Asur ticaret kolonilerinin geçtiği ve mal değiş tokuşunun yapıldığı bir merkez konumuna gelmiştir. Asurlulardan sonra bir süre Perslerin ve Büyük İskender İmparatorluğunun hâkimiyetinde kalmış, İskender’in ölümünden sonra da Selevkosların yönetimine geçmiştir. M.Ö. 64-M.S. 395 yılları arasında Roma hâkimiyetinde kalmıştır. Roma döneminde şehir merkezi İvriz tarafından bugünkü Ulu Cami bölgesine taşınmıştır. Burası imar edilerek pazarların kurulduğu bir merkez olmuştur. Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasıyla da Bizans hâkimiyetinde 1077 yılına kadar kalmıştır. Bizans hâkimiyetinde, Ereğli askeri bir üs olarak kullanılmıştır. Doğudan gelecek İslam orduları ve daha sonra Türklere karşı bekleme alanı veya dinlenme üssü olarak belirlenmiştir. 1077 yılında Türkiye Selçuklularının hâkimiyetine giren bölgede Ahi teşkilatlanmasına gidilerek ticaret ve hayvancılık konusunda önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1276 yılında Karamanoğulları Beyliği hâkimiyetine giren Ereğli, 1398 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlanmıştır. Karamanoğulları- Osmanlı Devleti arasında süren savaşlarda çekişme alanı olarak kabul edilmiş ve birçok savaş yapılmışsa da 1457 yılından itibaren kesintisiz olarak Osmanlı Devletine bağlanmıştır. Osmanlı Devletinin yıkılması ve Anadolu’nun işgal edilmesi sürecinde Fransızlar tarafından işgal girişiminde bulunulmaya çalışılmıştır.
Ereğli ve civardaki çok sayıda ırmağın beslediği bataklık ,sazlık alanlarının geniş ovaya yayılması sonucu bugün sınırları Hasan Dağı, Bor civarındaki Melendiz Dağı, Karapınar Karacadağ’dan Hotamış Ovası dahil Karadağı da içine alacak çok geniş bir düzlüğü ifade eder, büyük iskanların antik çağlardan bu yana oluşmamasında bu bataklık ve sazlık bölgenin önemli sebeplerden biri olduğunu kabul edebiliriz, bu sulak alandan kaynaklanan sivrisinek ve sıtma probleminin bölge için çağlar boyunca en önemli sağlık problemlerden biri ve yerleşiminde etkili olduğunu görmekteyiz. Bölgede antik çağ yerleşkelerinin bu problemin çözümü için yığma tepeler üzerinde çok sayıda yerleşke yaptıklarını bunlardan bölgede bulunan 5-6 höyük ve alanın arkeolojik çalışma başlatılması ile birlikte yeni Çatalhöyüklerin ortaya çıkacağı da tahmin edilmektedir.
Şehir, Karamanoğlu Osmanlı çekişmesinden etkilenmiş, Karamanoğlu beyliğinin kendisini Selçuklu Devleti’nin devamı sayması neticesi uzun dönemler mücadele alanı içinde kalmıştır. Bölgeden Karadeniz’e Balkanlara Kıbrıs’a ve birçok yerlere Karamanoğlu beyliğine bağlı aşiretlerin zorunlu iskân edilmeleri sonucunu getirmiştir. Bu da Anadolu bozkırın bu bölgesinde nüfus ve bayındırlık faaliyetlerini sık sık sekteye uğratmıştır. Toroslarda ve Ayrancı Derbent bölgelerinde ise konar göçer Yörükan aşiretleri ve Atçeken Türkmenlerinin iskanını görmekteyiz. Osmanlı ordusu ağır nakliye ihtiyacına binaen bölgeden zaman zaman nakliye aracı olarak bölgede üretimi yapılan camızlardan temin yoluna gitmiş ordunun savaş levazımatı sayılan at ihtiyacının bir kısmını da Toroslardaki AtçekenOymaklarından karşılamıştır.
İlçede daha önce 6 belde belediyesi, 44 köy ve 36 mahalle bulunmakta yeni büyükşehir yasası ile belde belediyeler Büyükşehir belediyesine devredilmiş ,çevre köylerde bu şekliyle mahalle statüsüne dönüşmüştür .Ereğli belediyesi de çıkan yasa gereği daha önceleri uhdesinde olan pek çok görevi ve yetkiyi Konya Büyükşehir Belediyesine devretmiş ve yeni bir işleyiş ve daha önce İstanbul ve Kocaeli’nde uygulanan İl büyükşehir belediyelerinin tüm il sınırlarından sorumlu olacağı bir dönem başlamıştır. Yüzölçümü 2.260 km2’dir.daha önce Toplam nüfusu 134.438 kişi iken. Merkez nüfusu 94.532, köy nüfusu ise 39.896 kişiden oluşmakta idi. Son çıkan yasal düzenleme ile kent Toplam 138.438 kişilik bir nüfusa sahiptir. Karasal bir iklime sahip olan bu bölgede ortalama sıcaklık 9-10 derece civarındadır.
Ereğli, Türkmenlerin egemenliğinde yeniden imar edilmiş ve gelenekleriyle, kültürüyle sahip çıkılması gereken önemli bir yerleşim alanıdır. Kent,Konya merkez ve diğer ilçelerden oldukça farklılık gösterir. Şehir ağırlıklı olarak Konargöçer toplulukların yerleştikleri bir bölgedir. İlçemizde Beğdili, Horzum, Işıklı, Homanlı, Tekeli, Avşar ve Varsak Türkmenleri/Yörükleri yoğun olarak yerleşmiştir. Örneğin Karaburun, Melicek, Yellice köyleri kendilerini Türkmen olarak adlandırırlar. Sazgeçit, Çiller, Tatlıkuyu, Adabağ köyleri ise kendilerini Yörük olarak adlandırmaktadırlar. Bekdik boy olarak ilçemizde en yoğun olan Türkmen/Yörük taifesidir.Kentte mikro milliyetcilik yönüyle tanımladığımız ve merkez ilçe nüfusunun içerisinde her birinin toplam nufusun % 12-17sini temsil ettiği Ayrancılı,Bettik,Dağlı,Yörük,Dereyüzlü dediğimiz nüfus ve Doğu Anadolu’dan göç etmiş ve köyler kurmuş yaklaşık %13’luk bir oranda Kürt nüfus da vardır. Ereğli’de yaşayanların birçoğu da ister kent kökenli olsun ister kırsal kökenli olsun kendisini yerli olarak tanımlamaktadır. Ayrıca Balkanlardan ve Kafkasya’dan göç edenlerin ve muhacir olarak adlandırdığımız az nüfusa sahip bir grupta bu kentte yaşamaktadır.
Çerkezler,Çeçenler,Kozana ve Pomak Macırları ,Arnavutlar,Arab ve Mısır göçmenleri,KırımTatarları,NogayTatarları,BalkanÇingeneleri,Boşnaklar ve cumhuriyetin ilk yıllarına kadar 100 haneyi bulan Rumlar ve bugün büyük kentler ve İstanbul ile yurtdışına göçmüş bulunan 150 hane civarındaki Ermenileri de kentin diğer sakinleri olarak sayabiliriz .
HATİCEÖZYILDIZ
KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ
HUKUK MÜŞAVİRİ