EREĞLİDE DEĞİŞİM OLUR MU ?

Mustafa Özyıldız

Yıl 2000’ler Ereğli’deyim, Şimdi rahmetli olan Eski Belediye Başkanlarından Rıza Denizoğlu bey ile karşılaştık. Hal hatır, hoş sohbetten sonra ben ısrarla Ereğli ve problemleri ile alakalı konulardan konuşmak ve bazı konularda görüşlerini almak istedim. O ise bana; Ereğli’deki bazı arazilerini mütahhite vereceğini ve Ereğli ile ilgili konulardaki problemler ve çözümlerle alakalıümitsiz olduğunu ve ilgilenmediğini hissettirdi. Şehre önemli hizmeti olmuş eski bir belediye başkanının bu haliyet-i ruhiyesi, ilgisizliği, Bu ibretlik durum sizce neden? Bu durumu kendi kendime sorguladım. Kim haklı  kim haksız diye? Sizce de kentin kalkınmasında öncü olabilecek, sermaye sahibi hemşehrilerimizi,  dışarıdaki Ereğli’lileri küstürdüğümüz,ümitsizlendirdiğimiz bir gerçek  değil mi?,

Bir elin parmaklarını geçmeyen istisna kişiler hariç dışarıdaki Ereğlililere bakacak olursak, Ereğli’den kendilerinin ilk ayrılışlarındaki kırgınlıklar veya bıraktıkları anılarının izlerinden mi uzak duruşlarının sebebi?  Yoksa 1960-90 yıllardaki orjinal şehri bulamamalarından mı kaynaklı yadauzun yıllar bu kentin dışında olmalarısebeptir,Bilinmez. Ancak yılda bir kez gelip, mezuniyet,sıkma günü vb programlara iştirak dışında şehrin asıl meselelerine el atma cesareti yada isteği ve iradesi gösterememekteler.

Neden?

Çeyrek asır içinde şehirdeki kentli sınıfının, şehrin  entellektüel birikimi diyebileceğimiz kesimlerin eğitim, iş,evlilik,sağlık, sosyal,kültürel,ekonomik sebeplerle kentten ayrılışı, doğa ve çevresel değişimlerin oluşması nedeniyle kentin haliyet-i ruhiyesi yani kentin sosyal psikolojisi ve kent sosyolojisi nasıl bu şekilde değişti?

Kentte kentli ile kırsal nüfus dengesindeki değişime bakacak olursak, 1960’larda kentin toplam nüfusu içerisinde, bugün dış mahalleler olarak adlandırdığımız köyler ve kasabalarda oturanlar toplamın 3 te 2 si oluşturmakta idi (35bin -merkez/60 bin-kırsal, Toplam 95bin),

2015’lerde bu oran 3 te 1’in altına düştü(100bin-merkez/35bin-kırsal Toplam 135 bin). Sonuçta1960’lardaki piramidin  terse dönmüş olduğunu gözlemlenmekteyiz .

Geçen zaman içerisinde kent merkezinekentin planlı gelişmesini bozacak hızlı bir nüfus akımı oluştu. Bu sonuçta doğal çevre, sosyal çevre,ekonomik çevre yönleriyle kentin geriye gidişi hızlandırdı. 1960-90 yılları arası Türkiye’deki il standartları arasında yer alan ve Türkiye de herkesin bu kentte yaşamayı hayal ettiği,özendiği bir yerleşim merkeziolan  yeşilEreğli, hızla bu görüntüsünden uzaklaştı. Bugün bu kent,il standartlarını bir hayli düşürmüştür. Kent merkezine yığılmış aşırı nüfusla birlikte oluşan birçok problemin içinde boğulmuş, tıkanmışve mevcut durumla bu 100 bin nüfuslu büyük kent,hızlıca taşra standartları noktasına gelmiş bulunmaktadır.

Şehrin Ekonomisi yönüyle de bakarsak Günümüz dünyasında rekabet hızla ilerliyor. Bu ortamda Ereğlili    firmaların ayakta kalabilmeleri pazar payını artırabilmelerine organizasyon yapılarının yenilemelerine, geliştirebilmelerine bağlı görünmektedir.

                Teknolojik gelişmeler sayesinde insanlar, firmalar, ülkeler birbirlerine bir “tık” mesafesinde. Pek çok ürün ve hizmet dünya coğrafyasından ve mesafesinden bağımsız olarak pazarlanabiliyor, yürütülebiliyor Ereğlimiz bu anlamda bir hizmet yada üründe yurt içi ve yurt dışı pazarda nasıl  öneçıkabilecek? hangi sektörlerde mukayeseli üstünlükler yönüyle avantajlı durumdayız? Hangi ürünlerle uluslararası ve ulusal markalar çıkarabileceğiz? İnovasyon yönüyle istenilenler oluşturulamaz ise o taktirde şehir tarım,turizm,sanayi,hizmetler sektörleri yönüyle  yeniden yol haritasıçizebilmelidir. Kritik olan budur. Şehir pek çok sektörlerde öncüler yetiştirmiş ,bireysel başarılarda ,akademik,iş dünyası bürokrasi yönleriyle önemli konumunu uzun yıllar korumuştur,son 20 yıldır. teknik dallarda binlerce üniversite mezununa sahiptir ancak bu nitelikli insanların ,akademisyen olarak yetişmiş olanlar dahil  %1 dahi kente kalmayı şeçmemiştir . şehir beşeri sermayesi  uzun yıllardır cepten yemektedir. Süt İşleme ,Tarım ,Bahçecilik ve Et üretimlerinde organik ürün özellikli  ürün yetiştiriciliğinden son 25 yıldır  hızlıca uzaklaşılmış ekonomik gerekçelerle nitelik yerine nicelik odaklı yaklaşım hakim olmuştur. Şehirde katma değeri yüksek sektör yada teknik  alanlara yönelme zarureti büyük kentlere göçün önlenmesi  yönüyle elzemdir.

İlerleyen yıllarda iklim değişiklikleri ve sıcaklık yükselişlerinin devam etmesi yer altı su rezervlerimizi bitirme noktasına gelmesi ile sonuçlanabilir ve sulu tarım alanlarının  azaltılması ve fazla ısı sebepleriyle zirai ürün yanmaları vb kayıplar artarak  gündeme gelecektir. Konya da oluşan özellikle tarım ve hayvancılık odaklı inovasyon ve araştırma geliştirme faaliyetlerinin bir kısmının Ereğliye kaydırılması  acısından İvriz Üniversitesinin kurulması ve Ereğlili akademisyenlerin dönüşünün  başarılabilmesi, kentin kendi dinamikleri içerisinde sağlayamadığı halledemediği yeni sektörlere hızlıca yönelebilme acısından önemli bir  itici güç olabilecektir.

Gelelim değişim meselesine,

Ereğli’de bazıçevrelerin değişime direnmesini anlamak mümkündür. Ancak Ereğli’deki direnç diğer yerlerde gördüğümüz ‘değişime cesaret edememenin çok ötesinde. Karşımızda örgütlü ve bilinçli bir gelişimi engelleme kampanyası var. Bu kişiler, kentimiz tabiriyle ‘istemezükçüler’, Ereğlilinin kalkınacağını, gelişeceğini bilseler de değişmesini istemiyorlar  değişim direncinin en önemli sebebi birilerinin Ereğli’yi hala bir emekli yeri ,emekli kenti olarak görmesi mi yoksa başka bir şey mi acaba bilemiyoruz, kentin bugünkü durum itibariyle bir emekli kenti olduğunu ve kimsenin çalışmak istemediğini ,çalışmak isteyeninde istediği işi bulamadığı tespitinde bulunalım.

           Bugün kentte yaşayan önemli bir kesim emekli ya da kafadan kendilerini emekli ilan etmişkitleler ,rölantideçalışmayı hayat şekli olarak seçmiş, hatta bunu yaşam şeklini felsefesi haline getirmişler,  çalıştıkları yerlerde işlerini safsaklayarak  gün sayıyorlar. Yaşları genç de olsa onlara göre aylak aylak dolaşmak bir mana taşımakta demek ki !. Dolayısıyla bu tarz kişiler şehri hareketlendirecek her şeye karşılar. Meydanlarda, Gazetelerde, kahvelerde  sokaklarda pek çok yerde asıl gürültüyüçıkaranlar da bunlar zaten.

Mustafa Özyıldız

Kastamonu Üniversitesi-müdür