Basın özgürlüğü, doğruluk ve tarafsızlık ilkelerinden taviz vermeden, hiçbir baskı, tehdit ve sansüre maruz kalmadan, halk adına gazetecilerin görevini doğru bir şekilde yerine getirmesidir.
Basın özgürlüğünün olmadığı bir ülkede demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından bahsetmek mümkün değildir.
Ülkemizde, sansürü ve baskıyı en ağır şekilde hisseden medya ikiye bölünmüş durumdadır.
Bir yanda iktidarın oluşturduğu havuzla bir merkezden yönlendirilerek aynı manşetleri atan tek sesli bir medya, diğer yanda baskı ve tehdide rağmen halkın sesi olan, halkın haber alma özgürlüğünü savunan medya vardır.
Ülkemizde gazeteciler sadece mesleklerini yaptığı için, kamuoyuna doğruları yansıttığı için yargılanmakta, demir parmaklıklar arasına konulmaktadır.
Gece gündüz demeden zor şartlarda görev yapan gazeteciler iş güvencesi sorunu yaşarken, işsizlik de ürkütücü boyuttadır.
Yöneticilerle halk arasında bir köprü görevi üstlenen yerel basınımız da zor koşullarda, borç harç içinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir.
Yerel basına yönelik son darbe de yerel basın kuruluşlarını ayakta tutan resmi ilanlara ilişkin Basın İlan Kurumu tarafından getirilen “iki bin TL ve üzeri borcu olanların vergi borcu olmaması” şartı olmuştur.
Yaşanan sorunların çözülmesi, halkın sesi olan özgür bir medya temennimle, kişisel hak ve özgürlükleri temel alarak, tarafsız bir anlayışla çalışmalarını yürüten,topluma ışık tutan gazetecilerin Basın Bayramını ve basında sansürün kaldırılışının 112. yılını kutluyorum.