Oruç ibadetini yerine getirmek isteyen hamileler ile emziren annelerin, COVID-19 salgını da göz önüne alındığında, beslenmelerine her zamankinden daha fazla dikkat etmeleri büyük önem taşıyor. Sabri Ülker Vakfı’nın bilgilendirmesine göre oruç tutmak isteyen anne adayları ile emziren annelerin öncelikle doktorlarına danışmaları, oruç tutarken de yeterli ve dengeli beslenme yoluyla, hem kendi bağışıklıklarını güçlendirmeleri hem de bebeklerinin gelişimini desteklemeleri gerekiyor.
COVID-19 salgını nedeniyle ramazan ayında beslenmenin nasıl olması gerektiği konusu öne çıkarken, özellikle oruç ibadetini yerine getirmek isteyen hamileler ile emziren annelerin dikkat etmesi konular daha da önem kazandı. Sabri Ülker Vakfı’nın bilgilendirmesine göre, oruç tutmak isteyen hamileler ile emziren annelerin ilk olarak doktorlarına danışmaları, sonrasında da bebeklerin gelişimini olumsuz etkileyebilecek her türlü yanlış beslenme alışkanlığından uzaklaşarak, hem kendi bağışıklıklarını güçlendirecek hem bebeklerinin gelişimini sağlayacak doğru beslenme alışkanlıklarını hayata geçirmeleri gerekiyor.
İki kişilik değil, yeterli ve dengeli beslenin
Kilo kontrolü, hamilelikte ve emzirme döneminde hem annenin hem bebeğin sağlığı için önemli konuların başında geliyor. Şekerli besinlerin süt yaptığı veya hamilelik süresince daha fazla yenmesi gerektiği görüşleri, anne adaylarının ve emziren annelerin ihtiyacından fazla yemesine yol açıyor. Oysa ki hamileliğin son 12 haftasına kadar enerji ve besin ögelerine olan ihtiyaç normalden çok farklı değil. Dolayısıyla sahur ve iftarda da her şeyden çok fazla değil, her besinden doğru miktarlarda tüketmek gerekiyor.
Sahurda besleyici gıdalara yer verin
Özellikle sahurda fazla miktarda veya ağır yemekler yemek, hem mideyle ilgili sorunlara hem de fazla kiloya yol açabiliyor. Protein ihtiyacını karşılayabilmek için süt, yumurta, az tuzlu peynir veya yulaf yemek; tokluk süresini uzatıp bağışıklığı desteklemek için de çiğ badem, fındık ve ceviz gibi yağlı tohumlar tüketmek gerekiyor. Vitamin-mineral ihtiyacını karşılamak için hem sahurda hem iftarda mevsim yeşilliklerinden yemek önemli. Oruç süresince gerekli enerjiyi sağlayabilmek ve kan şekerini dengelemek için lifli tam tahılları da sofradan eksik etmemek gerekiyor.
İftarda yemeğe 10-15 dakika ara verin
Orucu hurma gibi lif, vitamin ve mineralden zengin bir kuru meyve ve su ile açmak gerekiyor. İftara peynir, zeytin, salatalık-domates gibi kahvaltılıklarla veya çorba, zeytinyağlı sebze yemeği gibi hafif bir yemekle başlamak ve sonrasında yemeğe 10-15 dakika ara vermek önemli. Bebeğin büyüme ve gelişmesi için anne sütü mucizevi bir kaynak. Bu nedenle anne sütünün miktarını artırmak için yeterli protein ve su tüketimini sağlamak ayrı bir önem taşıyor. Bol su içmek, yoğurt ve türevlerini tüketerek protein alımını sağlamak gerekiyor. Anne sütüne gaz yapıcı bileşenlerin geçmemesi için kuru baklagillerin haftada 1-2 kez tüketilmesine özen göstermek, yemeklere ve salatalara sarımsak ve soğan ekleyerek bağışıklığı desteklemek, lif içeriği yüksek tahılları sofradan eksik etmemek gerekiyor.
Tatlı yerine mevsimine uygun meyve
İftardan sonra mevsimine uygun taze meyve yiyerek tatlı ihtiyacını karşılamak daha sağlıklı bir seçenek. Taze meyve gün boyunca kaybedilen su, mineral ve vitamin ihtiyacını karşılamaya destek oluyor. Eğer tatlı yenecek ise haftada 1-2 kez ile sınırlandırarak ev yapımı sütlü tatlıları tercih etmek gerekiyor. İftardan sonra ara öğün yaparak, günlük enerji ve besin ihtiyacını karşılamak da mümkün. Bir su bardağı süt veya yoğurt ile bir porsiyon meyveden hazırlanmış bir içecek veya taze/kuru meyve ile hazırlanmış sütlü veya yoğurtlu yulaf ezmesi, çiğ badem gibi kuruyemişler besleyici birer ara öğün olarak karşımıza çıkıyor.
İftar ile sahur arasında en az 6-8 bardak su için
Yeterli sıvı alımı anne sütünü artırarak, toksinleri vücuttan uzaklaştırıyor. İftardan sonra sahura kadar geçen süre boyunca en az 6-8 bardak su tüketmek gerekiyor. Su, bitki çayları, süt, ayran ve çeşitli çorbalar ile sulu meyveler böbreklerin daha iyi çalışmasına yardımcı oluyor. Çay veya kahve tüketiminin günlük su ihtiyacını karşılamaya destek olmadığı, aksine fazla miktarlarda tüketildiğinde vücuttan su atımına neden olduğuna da unutmamak gerekiyor.