Bilimsel çalışmalar, kanser tanısı alan hastaların yaklaşık üçte birinde ruh sağlığı bozukluklarının olabileceğini gösteriyor. Psikolojik desteğin önemine işaret eden uzmanlar, “Bu kişilerde sıklıkla depresyon, kaygı bozuklukları, uyum bozuklukları, uyku bozuklukları görülür. Psikiyatrik bozukluk varlığında zaman kaybetmeden destek alınmalıdır” uyarısında bulundu.
Dünyada her yıl 4 Şubat, Dünya Kanser Günü olarak anılıyor. Bu özel günde küresel kanser salgınına karşı önlemler almak ve farkındalık oluşturulması amaçlanıyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Etiler Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, kanserle mücadele eden hastalarda psikolojik sağlamlığın önemine işaret etti.
Kanser tanısı almanın kişide sıklıkla korku, kaygı ve çökkünlük uyandırabileceğini belirten Yertutanol, bu tepkilerin bir dereceye kadar normal kabul edildiğini söyledi. Yertutanol, “Kanser hastası; ölüm korkusu, acı çekme korkusu, uzuv kaybı korkusu, ailesini ve işini kaybetme korkusu gibi birçok bilinmezliğin olduğu bir yola girdiğini hissedebilir. Benzer duygular hastanın aile üyeleri ve yakınları tarafından da yaşanır, sevdiği bir insanı kaybetme olasılığı onlarda da güçlü duygular uyandırabilir” dedi.
Ruhsal tepkileri etkileyen birçok faktör var
Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, “Kişinin vereceği ruhsal tepkileri etkileyen birçok faktör vardır. Kanserin hangi organı etkilediği, nasıl şikâyetlere yol açacağı, hangi evrede olduğu, hastanın yaşı gibi biyolojik özellikler önemlidir. Diğer yandan hastanın kişilik özellikleri, stresle ne şekilde baş ettiği, daha önceden psikolojik sorunları olup olmadığı gibi özellikler de hastalığa verilecek tepkileri belirler. Ek olarak kişinin sosyal desteğinin ne düzeyde olduğu, aile ve iş yaşamındaki yeri, kültürel özellikleri de belirleyici olur” dedi.
Şok döneminde hastalık reddedilebilir
Kanser tanısı alan bir kişinin önce şok dönemi yaşadığını, bu dönemde hastalığı reddedebileceğini belirten Yertutanol, “Sonra tepki göstermeye başlar ve kaygı, korku, kızgınlık gibi duygularla baş eder. Daha sonra hastalığın kabul edilmesi ve tedaviye uyum süreci görülür. Zaman zaman hastalığın inkâr edilip tedavinin reddedilmesi görülebilir” dedi.
Psikiyatrik destek alınmalı
Bilimsel çalışmaların kanser tanısı alan hastaların yaklaşık %30’unda ruh sağlığı bozuklukları ortaya çıktığını gösterdiğini kaydeden Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, “Bu kişilerde sıklıkla depresyon, kaygı bozuklukları, uyum bozuklukları, uyku bozuklukları görülür. Psikiyatrik bozukluk varlığında zaman kaybetmeden destek alınmalıdır” uyarısında bulundu.
Kanserle mücadelede ruh sağlığı neden önemli?
Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, kanserli hastaların değerlendirildiği 330 adet çalışmanın sonuçlarına göre stres düzeyinin yüksekliği hastaların hayatta kalım oranlarını kötüleştirdiğini söyledi. Yertutanol, “Depresyon, kanser tedavisini takiben hastalığın tekrar etme riskini artırabilir ve kemoterapi tedavisine olan uyumu azaltabilir. Ayrıca depresyon, ağrı eşiğinin azalmasına neden olabilir” dedi.
Yertutanol, “Bilimsel çalışmalara göre zayıf sosyal desteği olan kişilerde, hücre düzeyindeki yangıyı artıran mekanizmalar nedeniyle tümör büyümesi ve hastalığın ilerlemesi artmaktadır. Yetersiz sosyal desteğin, vücutta IL6 olarak bilinen ve kanserli dokunun beslenmesini sağlayacak damar yapılanmasını artıran maddeyi artırdığı gösterilmiştir. Bu nedenle kanserle mücadele ederken psikolojik destek almak hastalığın gidişatını olumlu etkileyecektir” diye konuştu.
Kanserle mücadele eden bir kişiye nasıl destek olunmalı?
Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, kanserle mücadele eden bir kişiye olunması gereken destekle ilgili olarak da şu tavsiyelerde bulundu:
1.Kanser hastalığı olan kişilerin hepsi aynı şeyleri hissetmediği ve duyguları sık sık değişebildiği için onların duygularını tahmin etmeye çalışmak yerine duygularını fark etmeye çalışın. Bazen iyi bazen kötü hissedebileceklerini unutmayın.
2.Devamlı kanserle ilgili konulardan konuşmak istemeyebileceklerini unutmayıp günlük doğal sohbetleri sürdürmeye çalışın.
3.Zaman zaman konuşmak istemeyebileceklerini bilin ve kendi başlarına zaman geçirmelerine izin verin.
4.Sizinle konuşmak istediklerinde onları dinlemeye hazır olduğunuzu söyleyin, empatik şekilde ve dikkatle dinleyin.
5.“Güçlü olmalısın”, “üzülme”, “pozitif kal” demeyin, bu tutumumuz baskı oluşturabilir.
6.Durumunu başlarıyla kıyaslamayın, çünkü herkesin kanser deneyimi farklıdır.
7.Konuşmak istemediklerinde, kızgın ya da üzgün olduklarını bunu bireysel olarak algılamayın.
8.Günlük işlerinde eğer istiyorlarsa yardım teklif edin, istemediklerinde ısrarcı olmayın.
9.Bazen sadece yanlarında olmanız bile iyi gelir.
10.“Kilo kaybettin” ya da “çok hasta görünmüyorsun” gibi gözlemlerinizi söylemeyin.
11.Kişinin hastalığı ile ilgili bilgi ve ayrıntıları kendisinin izni olmadan başkaları ile paylaşmayın.
Ailelerin tutumu önemli
Yrd. Doç. Dr. Fatma Duygu Kaya Yertutanol, “Kanser hakkında doğru bilgilenmek kanser hastasına bakım veren aile üyeleri için rahatlatıcı olur. Süreçte nelerle karşılaşacağını bilmek, tedavilerin yan etkilerine dair fikir sahibi olmak hasta yakınlarının daha güvende ve kontrollü hissetmelerini sağlar. Bakımla ilgili görevlerin aile üyelerine paylaştırılması, bir takım oluşturulması önemlidir. Kanser hastasına bakım veren kişilerin de ruhsal zorlanmalarla karşılaşmaları mümkündür. Bakım veren kişilerin kendilerine vakit ayırmaları, özel hayatlarını göz ardı etmemeleri, başkalarından yardım almaları önemlidir. Bu süreçte kanserli hastaların yakınlarının bulunduğu destek gruplarından veya ruh sağılığı profesyonellerinden yardım alınabilir” diye konuştu.