CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, PKK ile müzakereler başlasın diye Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nu görevlendirdi. CHP lideri bu işe MHP'yi de katmak istedi ancak bazı partililer buna engel oldu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye bir mektup yazmak isteyen Kemal Kılıçcaroğlu'na kimlerinmuhalefetiyle karşılaştı? Peki, Kılıçdaroğlu'nun son hamleleri ne anlama geliyor? Bu soruların cevabını Takvim gazetesinden Emin Pazarcı verdi. Pazarcı'ya göre, CHP'deki asıl fırtına önümüzdeki günlerde yapılacak toplantıda kopacak. İşte Pazarcı'nın 'CHP, BDP ile buluştu' başlıklı bugünkü yazısı:
"Ana muhalefette bir süredir ilginç gelişmeler yaşanıyor.Kılıçdaroğlu, önce Parti Sözcüsü Haluk Koç'u devreye soktu; eleştirel bir bakış açısı ile de olsa "Oslo sürecini" ısıttı.
Ardından Sezgin Tanrıkulu ve Hüseyin Aygün gibi isimleri ortaya çıkarttı. Oslo görüşmelerine rahmet okutacak yeni bir "diyalog trafiğini" gündeme getirdi. Hem de TBMM'deki bütün partilerin katılımı ile.
Haluk Koç ise ortada bırakıldı!
Olayı baştan alalım...
CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, bir süre önce Oslo görüşmelerini yeniden gündeme taşıdı.
Hükümet'in bu görüşmelerle "Anayasa suçu işlediğini" iddia etti. Süreci yerden yere vurdu.
Yaptığı açıklamaların hepsinden de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun haberi vardı.
Koç'un sırtını sıvazladı ve "devam" dedi.
Haluk Koç bu açıklamaları yaparken, Kılıçdaroğlu bir heyet kurup bazı "aydın" ve "yazarlara" gönderdi. İlginçtir, Sezgin Tanrukulu, Gülseren Onanç, Burhan Şenatalar, Rıza Türmen ve Alaattin Yüksel gibi CHP'lilerin katıldığı bu "aydınlar toplantısından" Oslo sürecine destek çıktı.
Ve CHP karıştı...
Kılıçdaroğlu da her zaman yaptığı gibi net bir tutum takınmadı; herkese mavi boncuk dağıtarak vaziyeti idare etmeye çalıştı.
* * *
Bu arada, "Soruna Parlamento'da çözüm bulunması" için Kılıçdaroğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye bir "ikna mektubu" yazmak istedi. Ancak, Adnan Keskin ve Haluk Koç gibi isimlerin muhalefeti ile karşılaştı.
Kılıçdaroğlu da "Tamam" dedi. Bu mektubu yazmaktan vazgeçti.
Kılıçdaroğlu, Bahçeli'ye mektup yazmadı, ama başka bir yol izledi. Bu defa CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ile Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün devreye sokuldu. Her iki isim de basına benzer demeçler verdi.
Dün gazetelerde yer alan bu açıklamalar hayli ilginçti...
Sezgin Tanrıkulu, PKK'nın "bölgesel bir aktör" olduğunu söyledi. Şam'dan Bakü'ye kadar "stratejik derinliği"bulunduğunu iddia etti... "Konuşarak çözümden" bahsetti...
Oslo görüşmelerinden daha kapsamlı bir diyalog gerektiğini savundu:
-Masa Meclis'te kurulsun, şeffaf olsun ve çevresinde herkes yer alsın.
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de benzer açıklamalarda bulundu. "Oslo görüşmeleri yanlış değildir" dedi:
-Ama Parlamento'daki bütün partilerin katılımı ile yürütülmeli.
Peki ya bu gerçekleşmezse?
Her iki isim de aba altından sopa gösterdi.
Hüseyin Aygün, "Kürtler Türkler'den kanlı bir şekilde ayrılacak" ifadesini kullandı. Sezgin Tanrıkulu ise "Maselef daha çok ölümler olacak" değerlendirmesini yaptı.
Daha düne kadar BDP'lilerin savunduğu bu görüşler, böylece CHP'nin söylemi haline geldi!
* * *
En önemlisi de...
Bütün bu gelişmeler Kemal Kılıçdaroğlu'nun bilgisi dahilinde gerçekleşti. Kılıçdaroğlu, Haluk Koç ve arkadaşlarına sağ gösterip, sol vurdu! Kafasındaki formülü, Tanrıkulu ve Aygün vasıtası ile kamuoyuna aktardı. CHP'de deprem etkisi yapacak bir adım attı!
Gayri resmi olarak PKK'yı etkisizleştirmek amacıyla yürütülen Oslo görüşmelerini yerden yere vuran CHP'den, benzer görüşmelerin TBMM çatısı altında resmi olarak yürütülmesini isteyen bir Yeni CHP ortaya çıktı!
CHP, bütün ezberleri bozdu. 180 derecelik bir dönüş yaptı. PKK dayatmaları doğrultusunda bir tavır aldı.
Tanrıkulu ve Aygün'ün söyledikleri çok açık.
PKK ile müzakereyi savunuyorlar. Arkalarında ise Kılıçdaroğlu'nun olduğu görülüyor.
BDP'nin de istediği farklı değil. Ancak, onlar bile CHP kadar açık dile getirmemişlerdi!
* * *
Bütün bu gelişmeler, CHP içindeki geniş bir kesimin sert tepkisine yol açtı. Gelinen noktada, Genel Merkez Binası'nda "Tası tarağı toplayıp CHP'yi terk edelim" diyenler bile çıktı. Ancak, "Hayır, kalalım ve mücadeleye devam edelim" görüşünü savunanlar ağırlık kazandı.
Şimdi partide büyük bir savaşın hazırlıkları yapılıyor. İlk büyük fırtına, Perşembe ve Cuma günleri Ankara Büyük Anadolu Otel'de yapılacak "genişletilmiş istişare toplantısında" kopacak.
Oradaki tartışmalardan sonuç alınmazsa dalga dalga Anadolu'ya yayılacak. Gazete köşelerine ve televizyon ekranlarına yansıyacak. CHP, adım adım bir kırılmaya doğru gidiyor!"