İnsanlarda temizlik, depresyon, stres, kaygı ve obsesif bozuklukların arttığını kaydeden Aydın, ''Salgın döneminde dünya genelinde yapılan çalışmalarda; Covid-19 geçirmiş olan bireylerin depresyon oranlarının yüzde 50-70 oranında, kaygı bozukluklarının yüzde 20 oranda arttığı yer aldı. Hastalığa bağlı yakınını kaybeden kişide travma sonrası stres bozukluğu yüzde 20’lerde arttı. Obsesif kompulsif bozukluk tanısının da yüzde 20 oranında arttığı gözlemlenmiş” dedi.
Koronavirüsün ikinci yılının ardından fiziksel etkilerinin yanında ruhsal olarak da olumsuz yönde etkileri artarak devam ediyor. Koronavirüs sonrası ruhsal pandeminin başladığını kaydeden Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Memduha Aydın, "Yapılan çalışmalar depresyon alanında büyük oranda artış olduğunu söylese de eşlik eden anksiyete bozuklukları, travma sonrası stres bozuklukları, yaslar, obsesif kompulsif bozukluk, panik bozukluk gibi birçok alanda insanların özellikle de ruhsal anlamda kırılgan olan bireylerde ruhsal hastalıklar ortaya çıkmasına sebep olmuş olabilir" diye konuştu.
‘PANDEMİ, TAKINTIYI ARTIRDI
Takıntı hastalığı ve yeni semptomlarda da artış yaşandığını dile getiren Doç. Dr. Aydın, "Takıntı olarak baktığımızda salgın döneminde dünya genelinde yapılan çalışmalarda yüksek oranda belirtilerin arttığı söyleniyor. Takıntı hastalığı ve takıntı semptomları farklı şeyler. Pandemi takıntıyı nasıl etkiledi, diye baktığımızda bunu parçalara ayırabiliriz. Hiç daha önce takıntıyla ilgili şikayeti olmayan bireyleri nasıl etkiledi? Böyle baktığımızda dünyada yapılan çalışmalarda takıntı hastalığının dünya oranında yüzde 1 ile 3 arasında olan sayının arttığını görüyoruz ama şunu da bilmiyoruz ki pandemi ortaya çıkmasaydı bu bireylerle tekrar takıntı hastalığı ortaya çıkacak mıydı? Bu soruları henüz bilmiyoruz. Takıntı hastalığı olup, tedavi olmuş, iyileşmiş olan bireylerde tekrarlama oranlarının arttığını ortaya koyan çalışmalar var. Takıntı hastalığı olup şu an tedavi aşamasında olup tedavi görmekteyken iyileşme sürecinin uzadığıyla ilgili çalışmalar var. Her bakımdan baktığımızda, her boyutundan baktığımızda takıntı hastalığıyla ilgili de olsa takıntı semptomlarıyla da ilgili olsa pandeminin bu durumu artırdığını söyleyebiliriz" dedi.
‘PSİKOTERAPİ TEKNİKLERİNİ OLUMSUZ ETKİLEDİ'
Koronavirüsün tedavi boyutunu da etkilediğini söyleyen Doç. Dr. Aydın, şunları kaydetti:
"Bizi zorlayan konulardan bir tanesi bozukluk tanısı almış bireylerin bu dönemde tedavilerinde güçlük yaşadık. Gerek geçmişte tanı almış olsun, tekrar hastalanmış olsun gerek bu süreçte tanı almış olsun, tedavi etmeye çalışalım. Kullanmış olduğumuz psikoterapi yöntemlerinde oldukça zorlandık. Obsesif kompulsif bozukluğunun temizlik takıntısıyla ilgili özellikle çalışırken terapide, maruz bırakma tedavisi uyguluyoruz. Yani kirli olan bir duruma belli bir süre tahammül edebilme gibi açıklayabilirim. Belli yerlere dokunabilme, dokunduktan sonra hemen eli temizlememe, temizlik ritüellerini yerine getirmeme gibi bazı yöntemlerimiz var. Ancak bu dönemde psikoterapilerde kullandığımız yöntemleri kullanamadık. Dünya Sağlık Örgütü'nün nereye dokunursak elimizi yıkamamızı söylediği bir önlem çerçevesinde hastalarımızı herhangi bir yere dokunup ellerini yıkamadan tutmaya çalışmak çok da mümkün olmadı. Bu anlamda psikoterapilerinin de olumsuz etkilendiğini söyleyebiliriz. Yani hem pandeminin kendisi ya da hastalık geçirmiş olmak ruhsal hastalıkları artırırken bir yandan da pandeminin getirmiş olduğu önlemler bizim psikoterapide kullandığımız teknikleri olumsuz yönde etkiledi."
DEPRESYON, KAYGI, OBSESİF BOZUKLUKLARDA ARTIŞ
Ruhsal bozuklukların artış oranlarını da açıklayan Doç. Dr. Aydın, ''Salgın döneminde dünya genelinde yapılan çalışmalarda, yüksek oranda belirtilerin arttığı söyleniyor. Dünya üzerinde yapılan yayınlarda kendisi 'Covid-19' hastalığı geçirmiş olan bireylerin depresyon oranlarının yüzde 50-70 oranında, kaygı bozukluklarının yüzde 20 oranda arttığı yer aldı. Yine hastalığa bağlı yakınını kaybeden kişi de travma sonrası stres bozukluğu yüzde 20’lerde arttı. Obsesif kompulsif bozukluk tanısının da yüzde 20 oranında arttığı gözlemlenmiş. Tanı almadan da bireylerin hayatında obsesif özelliklerin arttığını görebiliyoruz. Takıntılı davranışlarımızda özellikle temizlik alanında yüzde 60-70 oranında bir artış olduğunu görebiliyoruz" dedi