Diyarbakır'ın Kulp İlçesi Sindi Boğazı'nda 17 Ocak 2010'da bir grup PKK'lı teröristi takip sırasında açılan ateş sonucu, Ereğlili uzman çavuş Serkan İpek şehit olurken, Uzman Çavuş Kenan Çevik yaralandı. Kulp Cumhuriyet Başsavcılığı, balistik incelemenin tamamlanmasının ardından yürüttüğü soruşturma kapsamında köy korucuları Yusuf, Ubeydullah, Kemal ve Sibhetullah Erasalan hakkında, "Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Diyarbakır 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülün karar duruşmasına tutuksuz yargılanan 4 sanık ile avukatları hazır bulundu.
Sanık korucular savunmalarında; "Biz askerlerin emri altındaydık. Bir an bile amirlerimizin emrine aykırı davranmadık. İlk ifademizde de amirlerimizin söyledikleri şekilde ifade verdik. Komutanlar bize operasyonun sona erdiğini söylemedi. Biz Bahadır Üsteğmen'in emri doğrultusunda terörist diye ateş ettik. Terörist beklediğimiz istikametten gelenlere üç defa ‘dur' ihtarı çektik. Dur ihtarına rağmen bize ateş ettiler. Sonradan vurulan kişilerin asker olduğunu anladık. Suçsuzuz beraatımızı istiyoruz" dedi.
"Savcı: hataya düşmüşler"
Cumhuriyet savcısı mütalaasında, köy korucusu olan sanıkların içinde bulundukları teyakkuz ortamında karanlıkta yaklaşan kişileri terörist sanıp silahlarını mevzuatın ön gördüğü biçimde ateşlediğini kaydetti. TCK'nın 30 maddesine göre bu durumda kişilerin cezalandırılmalarına yer olmadığına karar verilmesini talep etti.
Duruşmada söz alan mağdur avukatlarından Yusuf Ayata ise, "Şehit olan bir Mehmetçiktir. İddia makamının mütalaasına göre ne şehit olmuş ne gazi" ifadelerini kullandı.
"Meşru savunma haklarını kullanmışlar"
Mahkeme heyeti kısa bir aranın ardından sanıkların meşru savunmada mazur görebilecek bir heyecan, korku ve telaştan kaynaklanan sınırın aşılması şeklinde değerlendirildiğini, bu nedenle hukuka uygunluk nedeni bulunmadığından ceza verilmesine yer olmadığına hükmetti.