Mevlana Dergahı'nda 94 yıllık aranın ardından aşure kazanları yeniden kaynadı.
Beş asır öncesinde, tekke ve asitane avlularında altı harlanmış kazanlarda pişen ve dağıtılan aşure, sabahın erken saatlerinde Mevlana Müzesi bahçesinde ocakların yakılması ile yeniden başladı. 94 yıllık aradan sonra yeniden faaliyete geçen ocaklarda pişirilen aşure eski usüle uygun olarak yapıldı. 7 defa sudan geçirilen buğdaylar önceden altı harlanmış büyük kazanlara atıldı. Ardından kabukları dualarla soyulan nohutlar kazanlara döküldü. Türkiye'nin farklı bölgelerinde yetiştirilen ürünler, dualar eşliğinde kazanlarda saatlerce kaynatıldı. Çok sayıda davetlinin ve misafirin katılımı ile gerçekleşen etkinlikte Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu da aşure kaynatılırken muharrem ilahileri ile eşlik etti. Mevlid-i şerif, dua ve zikirlerle kaynatılıp soğumaya bırakılan 3 ton aşure yerli ve yabancı çok sayıda misafire dağıtıldı.
Bu merasimin emekle, duayla, aşkla yapıldığını söyleyen İnsan ve İrfan Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmed Fatih Çıtlak şunları söyledi
Sadece biz değil herkes köklerini aramakla meşgul. Bu kökleri aramak kafataslarını bulmak, kemikleri bulmak değil. Belki başka canlılar için fosil araştırmaları yapılabilir. Fakat insan manaya derler. Mana müesseseleri yani insana hizmet eden müesseselerde işte böyle ocaklardır. Bu ocakların kesintiye uğramaması icap ediyor ki insan yetiştirelim. Maalesef geldiğimiz noktada en çok aranan şey insan, en az bulunan şey insan ama malesef en ucuz bulunan şeyde insan. Burada insanın kursağından geçen bir lokma aşın bile nasıl bir emekle nasıl bir duayla nasıl bir aşkla yapıldığını ortaya koyan bir merasim bu.
Tarihi bir ana şahitlik edildiğine dikkat çeken Çıtlak, Acılarımızla, farklılıklarımızla aslında hüzünlerimizle bir milet olduğumuzu hatırlatan bir gelenek bu. Yüzyıllardır devam etmiş ama neredeyse bir asırdır kesintiye uğramış. Aşağı yukarı 35 senedir bunu yapıyorum. Bunu en son 400-450 sene evveline kadar vesikalarıyla dayandırabilecek bir aşure geleneğine uygun olarak buğdayın yıkanmasından şekerin atılmasına, her sayfadaki dualarına kadar aslına riayet ederek yapmaya çalışıyoruz. Bu icraat basit bir iş değil. Aslına uygun yapılmasından dolayı çok manidar. Hazreti Pir'in sancağı altında yapılması çok güzel. İnşallah Konya'mıza, güzel ülkemize muhabbete, birlik ve beraberliğe vesile olur. diye konuştu.