Teröristlerce kaçırıldıktan sonra serbest bırakılan ve Tunceli 'ye gelen CHP Milletvekili Hüseyin Aygün , “İki günlük dağ maceram akşam 17.00'de sona erdi. Örgüt, bu eylemi siyasi propaganda olarak yaptığını ifade etti” dedi. Torunoba Jandarma Karakolu'ndan araçla Tunceli il merkezine gelen Aygün, konvoy eşliğinde Moğoltay Mahallesi'ndeki evine geçti.
Eşi Emine, kızı İdil, oğlu Taylan, diğer aile bireyleri, bazı CHP milletvekilleri ve partililerle evde kucaklaşan Aygün, bir süre evde dinlendikten sonra beraberindekilerle yürüyerek mahalledeki Kışla Meydanı'na gitti.
Aygün, burada düzenlediği basın toplantısında, sözlerine “Arkadaşlar hoş geldiniz. İki günlük dağ maceram akşam 17.00'de sona erdi. Örgüt bu eylemi siyasi propaganda olarak yaptığını ifade etti” diyerek başladı.
Milletvekili Aygün, yaşadıklarını şöyle anlattı:
"İki günlük dağ maceram akşam 17’de sona erdi. Örgüt bu eylemi siyasi propaganda olarak yaptığını söyledi. Bu eylemi yapan genç arkadaşalar, bu ülkenin çocukları. Bu eylem aracılığıyla Türk kamuoyuna barış ve ateşkes mesajı vermek istediklerini söylediler. Benden parlementoda Kürt sorunun çözülmesi konusunda daha fazla rol üstlenmem konusunda ricacı oldular. CHP ’nin izlediği politikaların, Kürt sorunun çözümünde olumlu olduğunu ve beğendiklerini ama bütün partilerin daha fazla çaba harcaması gerektiğini söylediler.
Asker olsun, dağdaki olsun ölen bütün çocukların, bu ülkenin çocukları olduğunu ve bu savaşı başta kendilerinin anlamsız bulduklarını söylediler. ’İstediğimiz demokratik özerlik planı, hiçte silahlı mücadele gerektirmeyen demokratik bir taleptir ve Avrupa’da pek çok ülkede vardır. Bu bakımdan bizde yürüttüğümüz mücadelenin çok anlamsız olduğunu biliyoruz’ dediler. Bütün bu kardeşlik barış mesajlarının yanında, benim gibi silahsız, korumasız gezen, Dersim’in ovalarında, dağlarında, yaylalarında halkının sorunları ile ilgilenen bir milletvekilinin tutsak alınmasınında, Dersim halkının iradesine bir müdahale olarak değerlendirilmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledim."
’18-25 YAŞ ARASI 6-7 KİŞİLİK BİR GRUP’
Aygün, kendisine bağımsız bir kimlik ile siyaset yapmasının söylendiğini belirterek şunları kaydetti:
"Yine sohbet sırasında bana bağımsız bir kimlik ile siyaset yapmamın daha çok yakışacağını söylediler. Bende silahların gölgesi altında bu konuda her hangi bir karar verilemeyeceğini, özgür iradem dışında verilecek kararın da doğru olmayacağını kendilerine söyledim. Yeni CHP ’nin Dersim Milletvekili olduğum için gurur duyduğumu, benim gibi insanları partiye katarak dönüşüm işaretlerini çoktan verdiğini belirttim. Gördüğüm şu; dağdaki 18-25 yaş arası 6-7 kişilik bir grup benle muhatap olan arkadaşlar. Tümü evlerine geri dönmek istiyor. Bu anlamsız, savaşın bitmesini istiyor. Kürt sorununun çözümü için parlementoda 4 partinin bir araya gelip, medeni bir şekilde çözüm aramasının tek yol olduğunu söylüyorlar. Ellerinde silah olan insanlar tarafından barış isteğinin dile getirilmesi çok önemli. Unutmayın ki, her an ölüm riski ile karşı karşıya olan insanlar bunlar. İki gündür Torunoba bölgesi yoğun olarak bombalanıyordu. Biz izliyorduk bombardımanı. Bu ülkenin çocukları, bu bombalar patlarken, onlar veya biz ölseydik, eminim barış umutları daha fazla ertelenmiş olurdu. Bu bakından askeri çözümü asla başından beri onaylamadığımızı, barışçıl ve siyasi çözümü istediğimiz bizzat sayın genel başkanımızın akil insanlar öneri ile göstemiş olduk."
'CHP KÜRT SORUNUNA DAİR DAHA AYRINTILI BİR PLAN AÇIKLAYACAK’
Aygün, CHP ’nin yeni bir planı olduğuna dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti:
"Önümüzdeki haftalarda CHP Kürt sorunun dair daha ayrıntılı bir plan açıklayacak. Bana yönelik herhangi bir tehdit yok. Son derece saygılı ve anlayışlı bir muamele var. Ama Haziran 2011’de ortaya çıkan tablonun kendilerini de memnun etmediğini fark ettim. Zaten demokrasilerinde seçmen odaklı rejimler olduğunu, seçmen iradesine herkesin saygı duyacağını, dağdaki eli silahlı kadroların da buna saygı duyacağını ve duymak zorunda olduğunu söyledim. Kendileri de saygısızlığı ifade eden her hangi birşey söylemediler ama akan kanın durması için özellikle CHP ’den ve özelinde de benden, Dersim Milletvekili olarak daha çok emek ve çaba beklediklerini ifade ettiler."
’6-7 SAAT YÜRDÜK’
Aygün, kaçırılması sırasında yaşananları da anlatarak, yollarını kesen grubun kendisini tandığını söyledi. Aygün, şöyle dedi:
"Yolumuzu kesen grup beni tanıyordu. Bana karşı her hangi bir zor kullanılmadı. Benim kendimi tanıtmam üzerine, bunun yanlış olduğunu bildirmem üzerine, silah bile doğrultmayacakları, beni bir halk evladı, bir dost olarak selamladıklarını söylediler. Ama açıkcası ben direnme yolunu, arkadan gelen araçların her hangi bir çatışmada zarar görmemesi, yanımda bulunan iki arkadaşın can güvenliğinin tehlikeye girmemesi, beni alamaya gelenlerin can kaybı yaşamaması için direnmekten vaz geçtim. Sanmıyorumdum silah kullanacaklarını. Ama arkadan gelen arabalar çoğalınca, olası bir çatışmada herkesin can güvenliği tehlikeye girer diye endişelendim ve gitmeyi kabul ettim. Çünkü hiçbir insanın ölümü benim 2 gün dağda kalmamdan mühim değil" dedi.
Kaçırılmasının ardından 6-7 saat yürüdüklerini ve bir derede kaldıklarını söyleyen Aygün, "Benimde aşığı olduğum Dersim Dağları’nda kaldık. Dersim Dağları’nı özlemişim. Kimse dağa çıkmasın kimse ölmesin. Temennim bu. Doğrudan Bahoz Erdal ile görüşüldü. Bahoz Erdal güvenliğin sağlanması ve en kısa zamanda serbest bırakılmamı kendilerine talimat verdi. Gösterilen tepkilerin bu süreyi kısalttığına inanıyorum. Acelece bugün serbest bırakıldığımı düşünüyorum. Bazı üst düzey yetkililer ile görüşüp, bazı taleplerde bulunacaklardı. Oluşan tepkiler üzerine daha kısa sürede serbest bıraktılar. Bana dönük özel birşeyleri yok, bunu siyasi bir propaganda olarak yaptıklarını söylediler. Ankara ’ya barış ve ateşkes mesajı vermek için yaptıklarını söylediler."
Milletvekili Aygün, basın açıklamasının ardından gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında, "Dağda geçirdiğim vakit benim için zor değildi. Biliyorsunuz ben dayanıklı biriyim" dedi. Serbest kaldıktan sonra CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile de görüştüğünü belirten Aygün, "Kısa bir görüşme oldu. ’Geçmiş olsun’ dedi. Kendisi benim nerede nasıl davranacağımı, nerede ne konuşacağımı bildiği için çok fazla soru sormadı" dedi.
Aygün, Ankara ’da oluşan tepkilerin, başta Dersim halkının tepkilerinin serbest bırakılmasındaki süreci hızlandırdığını sandığını belirterek, "Sürekli Bahoz Erdal’la görüşüyorlardı. Bahoz, kaçırıldığım için gruba kızdı. Dağdayken bombalamaları izliyorduk. O nedenle çok dikkat davrandılar. Beni kaçıran 6-7 kişilik gençti. ’ Ankara ’ya barış ve ateşkes mesajı vermek için bu eylemi yaptık’ dediler. Keşke bu toplumun içinde yer alsalar da üniversite okusalar. Beni bırakırken sarıldılar öptüler, ’Burada bulunan kardeşlerini unutma abi’ dediler. Yürüyerek geldim. Ben Dersim’in dağlarını karış karış biliyorum" dedi.
Aygün’ün eşi Emine Aygün, çok mutlu olduğunu belirterek, "Umarım bundan sonra ülkede barış olur, hiç kimsenin burnu kanamaz" dedi. Aygün’ün kızı İdil Aygün de, "Bir daha hiç kimsenin dağa kaldırılmamasını istiyorum. Terörün burada bitmesini istiyorum, kimsenin burnu kanamasın" dedi.