CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son bir ayda ikinci kez gittiği Diyarbakır'da 17 şehit için 2. Hava Kuvvet Komutanlığı'nda düzenlenen cenaze törenine katıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, törenin ardından bazı sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileriyle biraraya geldi. Görüşmede, STK temsilcileri açlık grevlerinin sona erdirilmesi konusunda Kılıçdaroğlu'ndan yardım istedi.
Kürt sorunun çözümü için yaptıkları önerinin hükümet tarafından reddedildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"Sayın Başbakan'a gittim. Bu sorunun çözümü için parlamentoda bir çalımla yapmamız gerektiğini söyledim. Bütün siyasal partilerin katılmasını, bir komisyon oluşturulmasını, mecliste grubu bulunan siyasal partilerden eşit sayıda milletvekillerinin katıldığı bir uzlaşma, bir tartışma komisyonu kurulmasını istedim. Arkasından bunun paralelinde bir akil adamlar heyeti olsun, dolayısıyla biz bu sorunun çözümü için parlamentoda ciddi ciddi tartışalım. Ama bu kabul görmedi.
Sayın Başbakan iktidarı devraldığında Türkiye'de terör yoktu. Sayın başbakan ucuz eleştirilere kendisini kaptırmasın. Yönetim mevkisindedir, başbakanlık koltuğu şikayet koltuğu değlidir. Başbakanlık koltuğu sorunları çözüm koltuğudur. Eğer bir Başbakan sorunları çözemiyorsa, sürekli şikayet ediyorsa o koltuktan ayrılması lazım. Çünkü o koltuğa sorunları çözmeye muktedir kişilerin gelip oturması gerekiyor. Türkiyenin temel sorunu budur. Başbakan sorunların altında ezilmiştir. Sorunları çözemiyor.
17 şehidimizin cenazesini bugün Diyarbakır'dan uğurladık. Tüm Türkiye kan ağlıyor. Ne oldu? 10 Kasım şehitleri bunlar. Sayın Başbakan sorunun çözümüne ilişkin bir öneri mi getirdi? Biz bir yol haritası çizdik. Getirsinler bir öneri, kapalı oturum oturumda anlasınlar. Hem sorunları çözmeyeceksiniz, hem şikayet edeceksiniz, hem muhafelefeti suçlayacaksınız. Ve sonra da diyeceksiniz ki 'Ben bu ülkeyi yönetiyorum'. Sorunları çözemeyen bir siyasal iktidar ülkeyi yönetme gücünü kaybetmiş iktidar demektir."
61. gününe giren açlık grevleriyle ilgili Başbakan'a yaptığı çağrıyı da hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bir kişi ister tutuklu, ister hükümlü olsun, hapishaneye girdiği andan itibaren onun can güvenliğinden sorumlu olan hükümettir. Açlık grevleri başladığında Sayın Başbakan'a özel bir çağrı yaptım. Daha yumuşak bir uslüp kullanın diye, tam tersini yaptı. Ortalığı germekte üstüne adam yok. Toplumu ne kadar gererse oradan o kadar kazançlı çıkacağını sanıyor. Hiç kimsenin ölmesini istemeyiz. Hele cezaevlerindeki bir yurttaşın hayatını kaybetmesi siyasal iktidara ciddi sorumluluk getirir. Adalet Bakanı olayla ilgili sivil toplum örgütleri ile görüşüyor 'Bu beni aşar' diyor. Sormak gerekiyor. Sizi aşarsa, sizi aşmayacak kişi kim?"
Hükümetin ve başbakanın oturup düşünmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, sorunun toplumu kutuplaştırmadan aşılması gerektiğini belirterek, "2002'nin Türkiyesi ile 2012'nin Türkiyesini tüm yurttaşlarımın karşılaştırmasını isterim. Ne oldu bu ülkeye 10 yılda ? Ne oldu? 10 yılda neden biz bu noktaya geldik ? 10 yılda neden kutuplaştık? 10 yılda neden bu kadar kan akmaya başladı. Analar ağlamasın edebiyatı yaptılar şimdi bu edebiyatı yapamıyorlar. Onların elinden aldık bunu. Sen çözüm üreteceksin arkadaş... Millet sana oy verdi bu ülkenin sorunlarını çöz diye. Ülkenin sorunlarına yeni sorunlar ekle diye sana oy verilmedi. Bir eli yağda, bir eli balda hiçbir sorunu yok, kendi sorunlarını çözmüş ülkeyi bir sorun yumağı haline getirmiş bu Başbakan'dan bu ülkeye yarar gelmez. Türkiye'nin yeni bir iklime, yeni bir anlayışa, barışa ve huzura ihtiyacı var. Türkiye'nin birbirini kucaklamaya ihtiyacı var" dedi.
Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye'nin sert söylemlerden kaçınan bir Başbakan'a ihtiyacı var. Türkiye'nin kimliği, inancı ne olursa olsun tüm yurttaşlarını kucaklamaya hazır bir yönetime ihtiyacı var. Bu yönetim bunların hiçbirisini yapamaz.
Tüm yurttaşlarıma Diyarbakır'dan çağrı yapıyorum; barış mı istiyorsunuz, huzur mu istiyorsunuz, bir arada yaşamak mı istiyorsunuz, anaların ağlamadığı bir Türkiye mi istiyorsunuz? Şapkayı önünüze koyup düşünün."