Jeotermal Kaynaklarımız: Bölgesel kalkınmanın sağlanması beşeri kaynakların değerlendirilmesinin yanı sıra doğal kaynaklarımızın da değerlendirebilmesinden geçer, bölgede mevcut kaynakların geliştirilmesi ve yeni doğal kaynakların ekonomiye kazandırılması yönünde gerekli araştırılmaların yapılması büyük önem arz etmektedir. Ereğli’miz 9 km kuzeyindeki Akhüyük köyümüz yakınındaki Akhüyük termal alanı civardaki Çiftehan ve İsmil alanlarını saymazsak bölgenin tek sıcak su kaynağıdır. Traverten teşekkülü hâlen devam etmektedir. Sıcak su muhteviyatı içinde karbondikoksit ve kükürt bulunmaktadır. İçmeye uygun değildir. Termal alanın bitişiğinde höyük dediğimiz yığma tepe vardır ve bu tepe sit alanıdır. Bu kaynak Osmanlı döneminde Erkili ismi ile isimlendirilmiştir. Akhüyük aynı zamanda Şehzade Mustafa’nın katlinin gerçekleştirildiği yer olarak da bilinir.
Eski çağ kavimlerinin sivrisinek ve hastalıklarından korunmak için; bölgede dağlık yerlere ya da ova içinde tepe şeklinde inşa ettikleri yüksek tepelikler üzerlerine yerleşimleri kurdukları biliyoruz bu tepelerden bir tanesi de bölgede Akhüyüktedir. Akgöl havzası büyük bir alanı kapladığı ve geniş düzlüklere yayıldığından, bugün Bektik Ovası dediğimiz düzlük alan yakın dönemlere kadar büyük bir bataklık alan idi. Osmanlı ordularının Irak ve İran seferlerinde bölgeden geçemeyip bir kaç ay Aksaray’da konakladığı tarihi vakadır.
Ülkemizde yüksek ısılardaki jeotermal kaynaklardan Aydın Germencik ve Denizli Kızılderedeki sahada 2 adet santral üretim yapmakta ve elektrik üretilmektedir. Orta derecede sıcaklıklar olarak kabul edebileceğimiz ısılarda da Kütahya Simav, Nevşehir Kozaklı, Balıkesir Gönen gibi şehirlerde binlerce ev ısıtılmaktadır. Ülke genelindeki 300 yakın sıcak su kaynağımız mevcut olup buralardaki bir kısmı turistik belgeli, bir kısmı belgesiz olan kaplıca konaklama tesislerinde ülke geneli 15 bin civarında yatak kapasitesine ulaşılmıştır. Bazı büyük tesislerimize Avrupa ülkelerinden sağlık ve tedavi amaçlı turist gelmektedir.
Akhüyük köyü Civarındaki küçük bir fay, termal alan oluşmasına imkân vermiştir. Termal alanın doğal akıştaki sıcaklığı 27 derece ve debi 0.5lt/sn’dir. MTA ca bölge ile ilgili ön çalışmalar 1990 lı yıllarda yapılmıştır. Hasan Dağı’nın Anadolu muzda en genç volkan olduğun dan dolayı zirveden hala sıcak buharların çıktığını bilmekteyiz Karacadağ ve Karaman’daki Karadağ’ın da volkan olmaları dolayısıyla bu bölgede magma ısısının fazla olduğu, bu itibarla Akhüyük’te derin sondajla yüksek ısı ve istenilen debide sıcak su çıkacağı konunun uzmanlarınca tahmin edilmektedir.(Adem Akbaşlı emekli MTA mühendisi) Burada 1000 metre derinliğine kadar sıcak su tekniğine uygun sondaj yapılması gerekli görülmektedir. Gerekli bazı etütler ki bunlar, jeolojik etüt, jeofizik ve jeokimyasal testleri içermektedir, gerçekleştirilmelidir.2001 yılında yerel bir televizyonunda yaptığım bir programda bu konu uzmanlarınca uzun uzadıya konuşulmuştur . sahada 2013 ve 2014 yılı içinde ise bazı sondaj çalışmaları belediyece gerçekleştirilmiştir ve sıcaklık ve debide bir miktar artış sağlanmış gözüksede rezerv durumun daha net şekilde tespiti bakımından çalışmaların devamının getirilmesi önem arz etmektedir.
Sıcak su kaynaklarından başta sağlık turizmi [kaplıcalar] olmak üzere, kış mevsimlerinde seracılığın geliştirilebilmesi ve hayvancılıka ilgili çesitli şekillerde yararlanmak mümkün olabilir yeterki yeterli ısıda ve debide kaynağa ulaşılabilsin .Akhüyük jeotermal alanının büyük bir kısmı
özel mülkiyette olup geniş düzlükler sayesinde yeterli miktarda ve ısıda termal kaynak temin edilebilirse bölgede seracılığın yapılabilmesi gündeme gelecektir ,diğer taraftan bölgenin termal tesis yatırımı alabilmesi de ancak sektördeki termal turizm firmalarının bölgeye ilgisinin yönlendirilebilmesi ile gerçekleşebilir görünmektedir.
Ereğli ve yöresi doğal kaynaklar itibariyle farklı nitelikteki maden kaynaklarınada sahiptir. MTA verilerine göre Ayrancı ilçesi ambar ve Kavuklar köyünde linyit rezervi tespit edilmiş olup saha çalışmaları tamamlanmıştır sahanın büyük kısmı için MTA’ca ruhsat alınmıştır. Bölgedeki kömürün düşük kalorili olması, bölgede termik santral inşasını gündeme getirmiş olup Afşin- Elbistan termik santrali büyüklüğünde bir termik santral projelendirilmiştir.
kurulacak santral ile yerleşim yerleri acısından bir miktar hava kirliliği ile yeraltı suyu çekilmesi riski oluşturacak olsa da Ereğli ve civar ilçe ve kasabalardaki işsizlik problemine önemli bir çözüm getirecektir.
MTA tarafından 2004 ve 2005 de bölgedeki su kaynakları taranarak bor madeni araştırması yapılmıştır. Rezerv durumu itibariyle Ayrancı Üçharman, Çatalköy, Gerede Yaylası, Karataşlar Mevkii’nde diasporit [bu sahadan uzunca bir dönem ihracat yapılmıştır], Halkapınar Delimahmutlu Eyerkaya Mevkii’nde manyezit, Gökçeyazı ve Çat Köy’de sülestit, Ulukışla Ardıçlı köyünde barit, Ulukışla toroslarında uranyum ile altın ve gümüş mevcut olup, Gümüştaş A.Ş. Çayhan kasabasına yakın Ulukışla Hüseyingazi Köyü’nde siyanürlü sistemde altın üretimine başlamıştır.
Su kaynakları itibariyle Deli Mahmutlu ve İvriz Çayı bölgeye can veren önemli kaynaklar olup daha önceleri doğal birikme alanı Akgöl iken şu an kentin güney doğusundaki İvriz baraj alanına kaymıştır. Baraj 83 milyon m3 hacminde olup erozyon nedeniyle 20 yıl sonra işlevini yerine getiremez hale geleceği beklenmektedir. Akgöl’ün besleme kaynakları uzun asırlar boyunca Niğde - Bor güzergâhından, gelen çay, Halkapınar bölgesinden gelen İvriz çayı ile Karaman Su Durağı bölgesinden gelen çay olup bugün itibariyle bunlardan havzaya su verilememektedir. Kamu kurumları ve dernekler uzunca bir süredir sorunun çözümüne yönelik çalışmalar yapmaktadırlar. Önerimiz zirai alanda kullanılan suyun reel durum ve ekonomik nedenlerle Akgöl’e verilmesi mümkün olmadığından bu aşamada Toroslar’dan inen çok sayıda Tuzgölü Havzası’na akan sığ ve derin bölgelerden gecen yer altı suyunun değerlendirilmesidir. Bu yer altı suyunun DSİ ve ilgili kurumlar marifetiyle yer üstüne çıkartılması ve Akgöl Havzası’na verilmesi hususu araştırılmaya muhtaçtır.
Yakın dönemde Ereğli ve yöresi, Akgöl Havzası’ndaki ekosistem tahribatını çözemez ise küresel ısınma ile birlikte çok önemli problemlerle yüz yüze gelecektir. Doğal Hayatı Koruma Vakfı’nca 2010 yılında Ereğli de benimde katıldığım bir etkinlikte zirai ürün yetiştiriciliğinde daha az su gerektiren ürünlere yönelmemiz hususunda bölge çiftçisine ve yetkililere gerekli ikazlar yapılmıştır.