Türk basınının duayeni Cumhuriyet gazetesi yazarı Cüneyt Arcayürek (87) bir buçuk aydır tedavi gördüğü hastanede yaşam savaşını kaybetti. Yarın Maltepe Camisi’nde öğle vakti kılınacak cenaze namazının ardından Gölbaşı Mezarlığı’nda toprağa verilecek olan Arcayürek’in vasiyeti üzerine dini tören dışında bir cenaze töreni düzenlenmeyecek. “Gazeteci kaldım, gazeteci öleceğim” diyen Arcayürek, arkasında yakın tarihin perde arkasını kaleme aldığı 40’a yakın kitap bıraktı.
CÜNEYT Arcayürek, İstanbul’dan kağnılarla Anadolu’ya geçerek Milli Mücadele’ye katılan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk öğretmenleri İzzet Bey ve Mesrure Hanım’ın üçüncü çocuğu olarak 6 Mart 1928 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. İlkokulu Samanpazarı’nda Ankara’nın ileri gelen ailelerinden Koç ve Mermerciler’in çocuklarıyla aynı okulda parasız okuyan Arcayürek, anılarında teneffüs zili çalınca sandviç ve çikolata satıp parasını idareye verdiğini anlatır. İzzet Bey’in genç yaşta ölümüyle ailenin yükünü omuzlayan Mesrure Hanım’ın Ankara Kız Lisesi görevi onun da hayatında, içinden Atatürk geçen, silinmez anılara vesile olur:
İKİ KEZ ATA’NIN ELİNİ ÖPTÜ
“Atatürk her yıl baharda, Ankara Kız Lisesi öğrencilerini Atatürk Orman Çiftliği’ndeki Marmara Köşkü’nde kabul edermiş, ben iki defa katıldım. Afet İnan okulda tarih öğretmeni, annem de orada çalışıyor. Atatürk, yanında birileri ile gelir ve talebeleri teftiş ederdi. Ben de annemin yanında, başım öne eğik dururdum. İkisinde benim önümde durdu, çenemden tutup başımı kaldırdı, yanağımı okşadı ve elini öptürdü. Fakat ben bakamazdım, dev gibi görünürdü bana; hatırladığım, uzun parmakları ve yumuşacık elleriydi.” Çocukluğunun Atatürk’lü günlerini böyle anlatan Arcayürek, Cebeci Ortaokulu ve Atatürk Lisesi’ni iftiharla geçer ve annesinin isteğiyle tıp fakültesine girer. Üniversite ikinci sınıfta arkadaşı Çetin Altan’ın önerisi ona tıp fakültesini bırakıp, bir ömür adayacağı gazetecilik mesleğinin kapılarını açar: “Çetin Altan yakın arkadaşım, benim parasız olduğumu da biliyor. O Ulus’ta çalışıyordu, ‘Gel seni gazeteci yapalım’ dedi, gidiş o gidiş… 1948 yılında ufak bir parayla Ulus gazetesinde muhabir olarak başlamıştı.