Türkiye'nin fişi çekmeye niyeti yok
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin havlu atmaya niyeti olmadığını, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin bütün AB üyesi ülkelerin oy birliğiyle alınan kararla başladığını
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin havlu atmaya niyeti olmadığını, Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin bütün AB üyesi ülkelerin oy birliğiyle alınan kararla başladığını ve bu süreci ancak oy birliğiyle alınacak bir başka kararın değiştirebileceğini belirterek, ''Bunun dışında bu tür raporlarla, raporların içine tanımadığımız ülkelerin veya birtakım grupların yerleştirmeye çalıştığı, bizi inciteceği zannedilen cümlelerle Türkiye'nin masadan kalkmasını kimse beklemesin'' dedi.
AB tarafından yayımlanan ''2012 Türkiye İlerleme Raporu''nu, bakanlığın Ortaköy Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Bağış, raporda Türkiye'nin kaydettiği gelişmenin itiraf edildiğini belirterek, ''Raporun içinde Türkiye'nin 33 faslın 32'sinde ilerleme kaydettiği açıkça tescil edilmiştir. Bu bir tespittir ve asla yoruma açık bir mahiyet taşımamaktadır'' dedi.
Bağış, bu tespite rağmen raporun önemli bir bölümünde haksız ve mesnetsiz tezlerin yer bulmasının ciddi bir çelişki olduğunu vurguladı.
''AB, kendisine yanlış kılavuzlar seçmiştir'' ifadesini kullanan Bağış, ''Türkiye'de bazı ideolojik grupların ve sadece Hükümetimize muhalefet etmek için kurulan bazı tezgahların süzgeçten geçirilmeden AB'nin İlerleme Raporu'na konulduğunu görüyoruz'' dedi.
Bağış, ''Ama hiç heveslenmesinler, bu işin başından beri söylediğimiz gibi, Türkiye'nin havlu atmaya, Türkiye'nin fişi çekmeye niyeti yoktur. Türkiye ile AB arasındaki müzakereler bütün AB üyesi ülkelerin oy birliğiyle alınan bir kararla başlamıştır, bu süreci ancak ve ancak oy birliğiyle alınacak bir başka karar değiştirebilir. Bunun dışında bu tür raporlarla, raporların içine tanımadığımız ülkelerin veya birtakım grupların yerleştirmeye çalıştığı, bizi inciteceği zannedilen cümlelerle Türkiye'nin masadan kalkmasını kimse beklemesin'' diye konuştu.
-''AB'nin ruh sağlığı buhran içinde''-
AB'yi, kendi sağlığına dikkat etmeyen bir diyetisyene benzeten Bağış, ''Buna rağmen biz diyetisyenin kendisini değil reçetesini dikkate aldığımızı belirtiyorduk. Ama bugün anlıyoruz ki, diyetisyenin beden sağlığı kadar ruh sağlığı da ciddi bir buhran içerisindedir ve bunun neticesinde AB psikolojik sorunlar yaşamaktadır'' dedi.
Psikolojide, bireyin kendisinde bulunan kusurları başkalarında görme davranışının ''yansıtma'' olarak adlandırıldığını anımsatan Bağış, ''AB de bu yılki İlerleme Raporu'nda kendi kusurlarını çoğu yerde Türkiye'ye atfederek bundan kurtulacağını zannetmiştir. Teşhis doğru olmazsa, tedavi doğru olamaz. Bugün artık AB'nin kendi kusurlarını da görmesinin vakti gelmiştir'' diye konuştu.
Türkiye'de her şeyin mükemmel olmadığını, birtakım sorunlar olduğunu kabul edebileceğini belirten Bağış, ''Ama AB üyesi ülkelerle ilgili ilerleme raporları yazılacak olsa, o raporların bugün yayımlanan rapordan çok daha vahim neticeler çıkaracağını özellikle vurgulamak istiyorum'' dedi.
Bazı AB ülkelerinde büyük şehirlerde toplumsal talebe rağmen cami yapımına izin verilmediğini, bazılarında da derneklerin, vakıfların, sivil toplum kuruluşlarının adlarında ''Türk'' kelimesinin geçmesine tahammül edilmediğini aktaran Bağış, ''AB üyesi ülkeler ve Komisyon talep ederse, biz de onlarla ilgili bir ilerleme raporu yazıp, onlara bir ayna tutabiliriz'' diye konuştu.
-''Kopenhag kriterleri yoksa Ankara kriterleri var''-
Türkiye'nin AB için tarihte hiç olmadığı kadar stratejik önem kazandığını vurgulayan Bağış, ''Türkiye'nin AB entegrasyon sürecini başlatan kararı, tarihinin belki de en cesur, en doğru, en stratejik adımıydı. Biz bunu bugün dahi bütün öz güvenimizle dile getirmekten çekinmiyoruz. Ama şunu da unutmamaları gerekir ki, Türkiye'yi bu projenin bir parçası olarak benimsemek AB için de tarihi, stratejik ve cesur bir karardı'' diye konuştu.
AB'nin tutarsız politikalarına Türk kamuoyunun verdiği tepkiyi iyi okuması gerektiğini belirten Bağış, ''Bu güvensizliği giderecek adımları atarak, kendi belge ve ilkelerini hatırlamak suretiyle gerekeni yapmalıdır. Türkiye ile müzakerelere başlama kararının arkasında bütün AB üyesi ülkelerin imzası bulunduğu çok çabuk unutuldu. İmza bir ülkenin onurudur, şerefidir, namusudur. Attığı imzanın arkasında durmayanlar AB'nin güvenilirliğini zedelerken, kendi ülkelerinin onurlarını da ayaklar altına aldıklarının farkına varmalıdır'' şeklinde konuştu.
Uluslararası kuruluşların raporlarına yansıyan rakamların, Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacının her geçen gün azaldığını, buna karşın AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacının arttığını gösterdiğini belirten Bağış, ''Türkiye için Kopenhag kriterleri yoksa Ankara kriterleri var, Maastricht kriterleri yoksa İstanbul kriterleri var... Ama AB için ne Ankara'nın, ne İstanbul'un, ne Konya'nın, ne Edirne'nin alternatifi bulunmamaktadır'' dedi.
-İrlanda'nın dönem başkanlığı için hazırlık-
AB'nin, ''tren kaçmadan'' silkinip kendine gelmesi gerektiğini ifade eden Bağış, ''Biz bütün sabrımızla treni rayda tutmanın mücadelesini vermeye ve en azından İrlanda dönem başkanlığı için hazırlıklarımızı sürdürmeye devam edeceğiz'' dedi.
Bağış, AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Stefan Füle'nin dün yaptığı açıklamada, ''kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz'' diyerek, müzakere sürecinin tıkanmasında, özellikle enerji ile yargı ve temel haklar fasıllarının açılmamasında sorumluluğun AB tarafında olduğunu itiraf ettiğini kaydetti. Bağış, ''Bu bile bizim için önemli bir başlangıçtır'' dedi.
Pazartesi günü Kıbrıs'ta önemli açıklamalar yapacağını aktaran Bağış, ''Ama özellikle Kıbrıs'taki yarım ada devletinin sözde dönem başkanlığını kullanarak Türkiye üzerinden siyaset yapmasını hiçbir şekilde kabul edemeyeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyorum'' dedi.
AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin AB üyeliği için en fazla bekleyen ülke olduğunu belirterek, ''Türkiye, Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi bile'' dedi.AB tarafından yayımlanan ''2012 Türkiye İlerleme Raporu''nu bakanlığın Ortaköy Ofisi'nde düzenlediği basın toplantısıyla değerlendiren Bağış, Avrupa Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle'nin, ''Türkiye'yi 15 yıl daha bekletip Guinness Rekorlar Kitabı'na sokma niyetimiz yok'' sözleriyle ilgili yorumunun sorulması üzerine, ''Türkiye, Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi bile. Türkiye kadar uzun süre beklemiş başka bir ülke yoktur'' değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin AET'ye ilk başvurusunu 1959'da yaptığını, ancak 45 yıl sonra, 2004 yılında müzakerelere başlamak için tarih alabildiğini anımsatan Bağış, ''Hali hazırda 33 faslın 13'ünü açmış olan Türkiye'nin önünde 20 fasıl vardır. Maalesef bu 20 faslın 17'si, faslın içeriğiyle hiçbir alakası olmayan siyasi engeller tarafından ipotek altına alınmıştır, açılamamaktadır. Açılabilecek 3 faslın 3'ü de bugüne kadarki bütün aday ülkelerin müzakerelerin en sonuna bıraktığı, aday ülke ekonomisine yük getirecek olan fasıllardır. Yani Türkiye'nin daha da fazla bir rekor kırması için Komisyon'un herhangi bir çaba sarf etmesine gerek yok'' dedi.
-''Yarımada devleti 500 milyonluk Avrupa'nın çıkarlarına ipotek koydu''-
''Biz buna rağmen, AB'nin içine düştüğü akıl tutulmasına rağmen, bir yarımada devletinin 500 milyonluk Avrupa'nın çıkarlarını ipotek altına koymuş olmasına rağmen, kendi vatandaşımızın yaşam standardını yükseltme konusunda kararlıyız'' diyen Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Eğer bugün Türkiye'de Cumhuriyet tarihi boyunca inşa edilen yolun 3 katını, okulun 3 katını, havaalanlarının 3 katını yapma irademiz varsa, aynı şekilde Türkiye'yi AB'nin en güçlü ülkelerinden, ekonomilerinden biri haline getirme irademiz de var. Bizim için önemli olan Almanya'daki Hans'ın, Fransa'daki Pierre'in hangi özgürlükleri varsa, imkanları varsa, hangi yüksek kalitede yaşam standardı varsa, Türkiye'deki Ali'nin, Fatma'nın da o standarda kavuşmasıdır.''
-''Daha fazla açılımın yapıldığı bir yıl hatırlamıyorum''-
İlerleme Raporu'nda Türkiye'yi hayal kırıklığına uğratan siyasi kriterlerin neler olduğunun sorulması üzerine de Bağış, ''Bu ülkede farklı inanç gruplarına son bir yılda sağlanan imkanlar, iade edilen mülkler, yeni bir anayasanın hazırlanması sürecinde bizzat Meclis Başkanımız tarafından kabul edilmeleri, görüşlerinin alınması, Sayın Başbakanımızın 186 farklı inanç grubunun oluşturduğu vakıfların temsilcileriyle bir iftar sofrasını paylaşması gibi tarihte görülmemiş olayların yaşandığı bir yılı hep beraber geride bıraktık. Buna rağmen raporda, farklı inanç gruplarına yönelik adımların çok sınırlı kaldığı iddia edilmektedir'' şeklinde yanıt verdi.
Bağış, ''Ben bundan daha fazla açılımın yapıldığı bir yıl hatırlamıyorum. Benden daha tecrübeli büyüklerimize sorduğumda, onların da hatırlamadığını görüyorum. Kendi kayıtlarımıza baktığımda, hiçbir dönemde bu kadar çok adım atılmadığını belgeleriyle tescil ediyorum. O zaman ortaya bir şey çıkıyor. Rapordaki cümleler samimi, objektif yaklaşımın göstergesi değil. Birtakım çevrelerin Türkiye'ye baskı amacıyla koyduğu birtakım cümlelerdir'' diye konuştu.
İlerleme Raporu'ndaki, Türkiye'de uzun süren davalara yönelik eleştirilerin sorulması üzerine Bağış, ''Bahsi geçen davalar yılardır sürüyor, çünkü her bir sanığın kendi ifadesini net bir şekilde paylaşmasına imkan verilmeye çalışılıyor'' dedi.
Bağış, Avrupa Komisyonu'yla yaptıkları yazışmalarda ve önceki yıllardaki raporlarda söz konusu davaların, ''Türkiye'de demokrasinin gelişmesi için büyük fırsat'' olduğunun iddia edildiğini aktararak, şimdi yargının her kesime kendi yaklaşımını, kendi açısını anlatma imkanı vermesini eleştirmeyi mantıklı bulmadığını kaydetti.
-''AB'ye ışık tutacak rapor sunabiliriz''-
Bağış ayrıca, Türkiye'nin her yıl yaptığı gibi bu yıl sonunda da AB müktesebatına nispetle hangi konularda ilerleme sağladığını, hangilerinde sağlayamadığını gösteren bir rapor hazırlayacağını belirterek, ''Kendi karnemizi kendimiz veririz'' dedi.
Türkiye'nin AB ülkelerinde 5 milyondan fazla vatandaş ve soydaşı olduğunu, bu sayının birçok AB üyesi ülkenin nüfusundan fazla olduğunu hatırlatan Bağış ''Avrupa'daki 5 milyon sözcümüzle, gözcümüzle, vatandaşımızla, temsilcimizle, kardeşimizle fikir alışverişi de yaparak, AB'ye de ışık tutacak, gözlerine değil, önlerine ışık tutacak bir rapor sunabiliriz'' diye konuştu.
Avrupa'da son dönemde gerçekleşen seçimlerde, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı, İslam düşmanlığını bir siyasi platform olarak değerlendiren partilerin oylarının düştüğüne dikkati çeken Bağış, ''AB'nin ekonomik krizin ardından makul bir çizgiye geleceğine yürekten inanıyorum. O zaman objektif kriterlerle müzakere sürecine yeniden döneceğimize de inanıyorum'' dedi.
Türkiye'nin AB üyeliğinin önündeki en büyük engelin ön yargılar olduğunu belirten Bağış, ''Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğumuz konjonktürde en çok ihtiyaç duyduğu kavram da sabırdır. Çok şükür biz de sabırlıyız, çalışkanız, azimli ve kararlıyız'' ifadelerini kullandı.
Bağış, TBMM'den son bir yıl içinde çok sayıda reform yasası geçtiğini hatırlatarak, ''Türkiye'den daha reformist bir hükümet şu an Avrupa'da yok'' dedi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.